Medine-i Münevvere’nin kuzeyinde El-Ula العلا ’da, Medine münafıklarının reislerinden, hakkında âyet-i kerime nâzil olan (Tevbe Suresi, 49) Ced bin Kays’ın torununun oğlu Bişr bin Berâ’ bin Muhammed bin Ced bin Kays’a âit, Allah’dan (C.C) Dünya ve Ahirette âfiyet talep eden/dileyen, erken İslâmi dönem kaya yazıtı ve tercümesi

 













Medine-i Münevvere’nin kuzeyinde El-Ula العلا ’da, Medine münafıklarının reislerinden, hakkında âyet-i kerime nâzil olan (Tevbe Suresi, 49) Ced bin Kays’ın torununun oğlu Bişr bin Berâ’ bin Muhammed bin Ced bin Kays’a âit, Allah’dan (C.C) Dünya ve Ahirette âfiyet talep eden/dileyen, erken İslâmi dönem kaya yazıtı ve tercümesi

 

Bu çok çok değerli keşiflerinden ve paylaşımlarından dolayı, El-Ula’daki dostumuz, Abdullah El-Belevî

  هواوي  

@AB_M_ALBALAWI 'ye teşekkürü borç biliriz


شكراً جزيلاً للسيد  هواوي,  عبد الله البلوي

@AB_M_ALBALAWI

لأجل اكتشافاته و تغريداته و مشاركاته و قراءته القيّمة  للنقوش الاسلامية المبكّرة


 

https://twitter.com/AB_M_ALBALAWI/status/1409012118205210626?s=20


 

https://alsahra.org/2021/12/%d8%b1%d8%ad%d9%84%d8%a9-%d8%a7%d9%84%d9%86%d9%82%d9%88%d8%b4-%d8%a7%d9%84%d8%b9%d8%b1%d8%a8%d9%8a%d8%a9-2/

 





 


أنا بشر بن البراء بن محمّد بن جد بن قيس

الأنصري ثمّ السلمي اسئل الله العافية

في الدنيا و الآخرة

 

Ben Bişr bin El-Berâ’ bin Muhammed bin Cedd bin Kays El-Ensârî Es-Selemî. Allah’dan Dünya ve Âhirette âfiyet diliyorum/niyaz ediyorum.

 









Notlar:

 




Yazıtı yazanın büyük dedesi Ced bin Kays, Cahiliye döneminde  Ensâr/Hazrec’in Beni Seleme kabilesinin reisiydi. Hz. Peygamber (S.A.V) Medine-i Münevvere/Yesrib’e icretten sonra, müslüman olan her kabileye içlerinden birisini yeniden kabile reisi tayin ederdi. Benî Seleme kabilesinden bir heyet huzuruna geldiğinde de onlara reislerinin kim olduğunu sormuş; onlardan, “Ced b. Kays’tır, ancak biraz cimricedir” cevabını alınca bu durumdan memnun kalmayan Hz. Peygamber (S.A.V) , “Hangi hastalık vardır ki o, cimrilikten daha elem verici olsun! Hayır, sizin reisiniz/seyyidiniz Ced b. Kays değil Bişr b. Berâ’dır” diyerek onu kabilesine reis olarak tayin etmiştir. (Hakim, 3/219)

Ced b. Kays birçok gazveye katılmakla birlikte münafıkların reislerindendi. Hudeybiye'de bulunmuş, fakat Bey'atürrıdvân’a, bir devenin altına gizlenerek iştirak etmemiştir. Tebük Gazvesi'ne gitmek istememiş, Rum kadınlarını görünce dayanamayacağını ileri sürerek Hz. Peygamber'den izin istemiştir. Babasının bu durumuna çok üzülen oğlu Abdullah, onun ileri sürdüğü mâzeretlerin geçersiz olduğunu ve asıl münafıklığı sebebiyle bu şekilde davrandığını kendisine söylemekten çekinmemiş, ayrıca aleyhine Kur'an âyetlerinin nâzil olabileceğini ifade etmiştir.

 

Rasûlullah (S.A.V), bir gün Tebuk Seferi için hazırlanırken, Ced b. Kays'a şöyle dedi:

 

"Ey Ced! Bu sene (Rum ile) kılıçla vuruşmak istemez misin?" O da şöyle dedi:

 

"Ya Rasulallah! Bu gazaya iştirak etmemek için bana izin versen, beni fitneye düşürmesen olmaz mı? Vallahi kavmim bilir ki, kadınlara benden daha düşkün bir adam yoktur. Ben Rum kadınlarını gördüğümde sabredememekten korkarım."

 

Rasûlullah (S.A.V) de ondan yüz çevirdi ve:

 

"Sana izin verdim" dedi.

 

Ced b. Kays'ın oğlu Abdullah ise babasının bu tavrından dolayı çok üzülüp ona sert çıkar:

 

" Senin bu fiilin münafıklıktır. Senin hakkında Rasûlullah'a (S.A.V) âyet inecek ve o da onu okuyacaktır" dedi.

Ced b. Kays da kızara ayakkabısını kaldırıp Abdullah'ın yüzüne çarptı.

 

Bunun üzerine nâzil olan Tevbe suresinin 49. Âyet-i kerimesi şu şekildedir

 

وَمِنْهُم مَّن يَقُولُ ائْذَن لِّي وَلَا تَفْتِنِّي ۚ أَلَا فِي الْفِتْنَةِ سَقَطُوا ۗ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ (سورة التوبة : ٤٩)

 

Onlardan öylesi de vardır ki: “Bana izin ver de beni fitneye düşürme!” der. Dikkat edin, (onlar zâten) fitneye düşmüşlerdir! Muhakkak ki Cehennem, kâfirleri elbette çepeçevre kuşatıcıdır.  (Tevbe Suresi:49)

 

Hz. Osman (R.A) devrine kadar yaşayan, Ced b. Kays'ın sonradan tövbe edip samimi bir müslüman olduğuna dair rivayetler de vardır: 


وَقِيلَ: إِنَّهُ تَابَ، وَحَسُنَتْ تَوْبَتُهُ، وَتُوُفِّيَ فِي خِلافَةِ عُثْمَانَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ

(ابن الأثير أسد الغابة)


Nitekim sonradan doğan oğluna, kaya yazıtında da adı geçen, Muhammed adını koyması bu rivayeti desteklemektedir.

 

Ced bin Kays’ın yerine Beni Seleme’nin reisliğine Hz. Resul-i Ekrem (S.A.V) tarafından tayin edilen Bişr bin Berâ ise, babası Berâ bin Ma’rûr ile birlikte II. Akabe Bey’atinde bulunmuştur. Babası Hz. Peygamber’i (S.A.V) Medine/Yesrib’e davet edenler arasındadır. Medineli müslümanları temsil etmek üzere orada seçilen on iki nakib arasında yer aldı. Berâ Hz. Peygamber’in (S.A.V)’in Medine-i Münevvere’ye hicretinden bir ay önce vefat etmiş

 

“Hz. Peygamber’in (S.A.V) hicretinden bir ay önce vefat edeceğini hissedip naaşının Mekke’ye dönük olarak defnedilmesini vasiyet etti. Bir diğer vasiyeti de mallarının üçe taksim edilerek birinin Hz. Peygamber’e (S.A.V) verilmesi, birinin Allah yolunda harcanması, birinin de çocuklarına bırakılması idi. Berâ Resûlullah’ın (S.A.V) Medine’ye varmasından bir ay önce vefat etti. Hz. Peygamber (S.A.V) Medine’ye hicret edip de Berâ’ın vefatını öğrenince kabrine gidip cenaze namazını kıldı ve ona dua etti. Kendisine verilmesini vasiyet ettiği malları da Berâ’ın vârislerine iade etti.” (TDV. Ansiklopedisi)

 

Bişr bin Berâ (r.a) ise, Akabe biâtında babası ile bulunduğu gibi, Bedir, Uhud ve diğer gazvelere katılmıştır. Hayber gazâsında da bulunmuş ashâbın büyüklerindedir.

Hz. Peygamber (S.A.V) Hayber yahudilerinin teslim olmasından sonra, Hayber’de birkaç gün kalır. Bu esnada Sellâm b. Mişkem’in zevcesi olan Zeyneb bint Hâris adındaki yahudi kadını bir koyun keserek Hz. Peygamber’e (S.A.V) ziyafet vermek isteğini bildirerek onu davet eder. Fakat asıl maksadı Resûl-i Ekrem’i (S.A.V) zehirlemektir. Hz. Peygamber (S.A.V)  yanına Bişr b. Berâ’yı da alarak bu davete icabet eder. Ancak Resulullah’a daha ilk lokmada yemeğe zehir karıştırıldığı bildirilir. Bunun üzerine  lokmasını yutmadan dışarı atar. Bişr ise Hz. Peygamber’in (S.A.V) huzurunda saygısızlık olur düşüncesiyle ağzına aldığı lokmayı zorla yutar. Bazı rivayetlere göre hemen orada vefat eder; diğer bir rivayete göre de zehirin tesiriyle bir yıl sonra vefat etmiştir.

َ

Ayrıca Bakınız:


http://hadithtransmitters.hawramani.com/%D8%A8%D8%B4%D8%B1-%D8%A8%D9%86-%D8%A7%D9%84%D8%A8%D8%B1%D8%A7%D8%A1-%D8%A8%D9%86-%D9%85%D8%B9%D8%B1%D9%88%D8%B1/

  

http://www.sahaba.rasoolona.com/Sahaby/7933/%D8%AA%D9%81%D8%B5%D9%8A%D9%84-%D9%85%D8%A7-%D8%B0%D9%83%D8%B1-%D8%B9%D9%86%D9%87-%D9%81%D9%8A-%D8%A7%D9%84%D9%83%D8%AA%D8%A8-%D8%A7%D9%84%D8%A3%D8%B1%D8%A8%D8%B9%D8%A9/%D8%A7%D9%84%D8%AC%D8%AF-%D8%A8%D9%86-%D9%82%D9%8A%D8%B3-%D8%A7%D9%84%D8%B3%D9%84%D9%85%D9%8A

 


 


Yorumlar

Popüler Yayınlar