23 Şubat 1979
23 Şubat 1979
23 Şubat 1979 (Turna Kuşu)
Soğuk, hüzünlü ve karlı bir Cuma günüydü, hiç unutmam. Rahmetli ağabeyim Metin Yüksel'in Ali Bilir ve arkadaşlarından oluşan ülkücü kâtillerce Fatih Camii avlusunda hunharca şehid edilişini… Bir takım olayların olacağı belliydi. Metin bir toplantı vesilesi ile İzmir'e gitmişti. Bir gece önce Fatih Mıhçılar Caddesi'nde ülkücü bir grup beni sopalarla dövmüştü. Cuma namazını başka bir camide eda etmiş olduğumdan uzaktan gelen silah seslerinin Metin'e sıkılan kurşunlar olduğunu bilemezdim. Zira, Metin sabah İzmir'den döndüğünde eve uğramamış, döndüğünden haberimiz olmamıştı. İzmir'e gitmeden bir gün evvel onu son görüşüm olmuştu. Bu, rahmetli babamın da onu son görüşüydü.
Rahmetli babam merhume ablam Süreyya birlikte son yıllarında
Metin, 17 Temmuz 1958'de Bitlis'in Ahlat kazasına bağlı, Qulingo/Kolingo denen yüksek tepelerdeki bir yaylada dünyaya gelmişti. Süreyya'dan dört, Edip'ten ise iki yaş küçüktü. "Quling/Koling" Kürtçe"de "Turna kuşu" demek, yazın her gün akşam çökmeye doğru turna kuşları gelip, Kürtçe "Zinar" dediğimiz yayladaki kayalıklar üzerinde adeta karanlığın çökmesine işaret olarak hüzünlü bir şekilde öterlerdi. Bu yüzden bu yaylaya o isim verilmişti. Norşinli Şeyh Abdurrahman Et-Tâhî'nin (Vefatı:1304/1888) torunu Şeyh Masum (Vefatı: Haziran 1971) ailesine ve çevresine ait bu yaylada son derece sade ve tabii bir hayat hüküm sürmekteydi. Bu yaylaya, yazın Norşin'de susuzluk hüküm sürdüğü için, "Şavî"lerle dolu bu sulak yerde büyük sürülerin otlatılması için gelinirdi. Burada Yüce Allah'ın bahşettiği tabiatla/fıtratla bütünleşen o kadar sade ve tabii bir hayat hüküm sürerdi ki, ayın kaçı olduğu bile pek bilinmezdi. Moloz taşlarla rastgele örülü, damı sazlarla, otlarla örtülü küçük yayla evleri, evlerin önündeki buz gibi duru ve berrak akarsuyu… Kulleteynleri, son derece tabii gıdaları ile bu basit yayla evlerindeki yaşam, Kızılderili Apaçilerle Komançilerin yaşamına benzerdi.
Metin doğduğu yer olan Qulingo/Kulingo yaylasında rahmetli babamın kucağında. Diğerleri Süreyya ve Edip
Ancak bu sadeliğin yanında kesintisiz bir İslam medeniyetinin iki temel müessesesi bu yaylada da hayatın merkezini teşkil ederdi. Nakşibendi/Hâlidî Dergâhı ve Arapça-İslami ilimlerin tedris edildiği, rahmetli babamın başmüderris/dersiâm olduğu medrese.. Çünkü asıl yerleşik yer olan Norşin'de hem tekke hem de medrese bulunurdu. Medrese'de Ramazan-ı Şerif ve bayramlar dışında tatil olmadığından ilmi tedrisat ve dergah/Nakşibendi tarikatı faaliyetleri yaylada da sürdürülürdü. Her iki fonksiyon için iki kocaman yayla evi vardı.
Metin, kaderin cilvesi olarak doğum yerini adeta temsil edercesine, dünyaya geldiği yaylanın haşinliği, tabiliği tüm hayatına yansıyacak şekilde, yiğit, sade, pazarlıksız ve tabii bir insan oldu. İstanbul"a taşındıktan sonra ele avuca sığmayan enerjisi, insanları etrafına toplayıp sürükleyen karizmatik/dirayeti ile, tüm gençliğine rağmen âkil liderliği, her şeyden önemlisi tabiliği ve samimiyeti ile ön plana çıkmıştı. Elinden çok iş gelen, hezarfen bir özelliği/hususiyeti vardı. Eylem/aksiyon adamıydı. El sanatlarına çok yatkındı. Yazı/resim, tasarımcılık, ciltçilik, marangozluk vs. Ev eşyalarını tamir etmede de mahirdi. Zeyrek'te eski evimizden taşınırken, rahmetli ablam Süreyya'nın yönlendirmesi ile Gardrop, Masa, Yemek masası, sandalye gibi ev eşyalarını Edip ile birlikte baştan aşağı tamir etmişti.
Çocukluğumuzda, İstanbul-Fatih-Zeyrek'te ikâmet ettiğimiz evin yüklük olarak kullanılan odasını Metin ve Nedim ile birlikte minyatür bir mescide çevirmiştik. Fatih Camii bize yakın olduğu için oraya ve Çırçır'daki İstanbul"da Fatih devrinde, Roma-Bizans Mezar Şapelinden, Zeyni Şeyh Süleyman Halife tarafından camiye çevrilmiş olan Şeyh Süleyman Mescid'ine vakit namazlarına çok sık giderdik. Fatih Camii bizim çocukluğumuzun en büyük camii, Şeyh Süleyman mescidi ise, küçük kubbeli bir cami olarak bizim için "Küçük Cami'ydi. Fatih Camii'nin dâimi cemaatinden ve merhum Silistireli Süleyman Hilmi Tunahan'ın ilk ve yaşayan en yaşlı talebesi olan Sivrihisarlı Hacı Ömer (Kaya)'nın ilgi ve alakasının da etkisi olmuştu üzerimizde.. Bu minyatür mescidi oluştururken tüm bunlardan-Norşin"den gelen Nakşibendi/Hâlidî ve Medrese geleneği ile ailece bizzat Bediüzzaman hazretleri ile yakın temastan dolayı Risale-i Nur'dan, Fatih ve Şeyh Süleyman Camileri'nden- esinlenmiştik. Metin, burada tek başına ahşaptan bir minber, vaaz kürsüsü ve müezzin mahfili yapmıştı. Mahalleden arkadaşlarımızı toplar, orada cemaatle namaz kılardık. Kendi aramızda vaaz verir, Süleyman Çelebî mevlidini okur, şekerciden aldığımız şekerleri külahlara koyarak, Fatih Camii'nde gördüğümüz şekilde dağıtırdık. Hatta bir ara Norşin'den İstanbul"a gelmiş olan Nakşibendi-Hâlidi Şeyhi merhum dayım Şeyh Muhammed Maşuk Efendi burada Hatm-i Hâcegân yapmıştı.
Sağda dayım Norşinli
Merhum Şeyh Muhammed Maşuk (Şeyh Ahmed El-Haznevi'nin halifesi, Vefatı: Mekke
28 Aralık 1975) , yanında Diyarbakır Hazrolu Sami Bey, solda Ağabeyim Şehid
Metin Yüksel, yanındaki çocuk dayım Şeyh Nureddin'in oğlu Hamid Mutlu. İstanbul
1970.
Bazen de burada kendi aramızda Risâle-i Nur dersi de yapardık. Ayrıca evde kendimize dini kitaplardan oluşan bir çocuk kütüphanesi de oluşturmuştuk. Kütüphanenin dolabını bile Metin kendi elleriyle yapmıştı. Kendi aramızda bu dini-tarihi kitapları okur, hatta bazılarını aynen istinsah ederdik/yazardık. Nedim ve Metin yazarlığa özenerek kitap telif etmeye de çalışırdı. "Çeşitli Dini Bilgiler ve İslam Tarihi" diye çeşitli kitaplardaki bilgilerin bir araya gelmesinden oluşan bir kitapçık da yazmışlardı. Hatta Metin tek başına çocuk mecmuası bile hazırlamıştı. Metin ile Nedim'in yazdığı şiirlerin yer aldığı "Solan Yapraklar" adı verilen bir şiir defterleri bile vardı. Çocukluk devrelerindeki bu tarz dini faaliyetlerimizin bir devamı olarak Nedim'le birlikte mahalle ve mektepten topladığımız bazı arkadaşlarla "İslâm Cemiyeti" adını verdiğimiz, mührünü/kaşesini bile yaptırdığımız bir grup oluşturmuştuk, toplantılar yapardık o çocuk yaşlarda.. Sonra, Metin bunu ele aldı kısa zamanda bir hayli genişletti. Mektep ve mahalledeki gençlerden teşkil edilen bu oluşum, Metin"in ileride kuracağı Fatih Akıncılarının temelini teşkil edecekti. Ayrıca, 1974-75'lerden itibaren MTTB'nin bazı faaliyetlerine de iştirak ediyordu
1976 yılı Kasım-Aralık ayında tek başına Vakıflardan geçici olarak tahsis ettirdiği harabe haldeki Fatih-Haydar Caddesi'ndeki Vezir-i Sâni Haydar Paşa Medresesi'nin ayakta kalan dershanesi ve bahçesinde çok kısıtlı imkanlarla Fatih Akıncılar Derneği'ni kurmuştu. 6-7 ay gibi kısa bir zamanda bu dernek çığ gibi büyümüş, Türkiye"deki diğer Akıncılar Derneği şubeleri içinde, Metin'in karizması, şefkati, dirayeti, vizyonu, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi, toparlayıcılığı ve çalışkanlığı ile bir numaraya yükselmişti. Türkiye'nin bir çok ilinde Milli Selamet Partisinin, Akıncıların miting ve toplantıları adeta Fatih Akıncıları tarafından organize edilip canlı tutuluyordu. Batman'dan, Konya'ya, Ankara'ya kadar böyleydi.
Ancak, dönemin siyasi kavgaları ve entrikaları, onun aramızda yaşamasına izin vermedi. Hedef seçilip ailemizden ve camiamızdan koparıldı, kalleşçe şehid edildi. Şehadetinin 45. yılında onu bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum. Şehâdeti ile Allah (C.C) makamını/derecesini âlî kılsın!
Metin Yüksel'i Şehid Eden Caniler:
Metin Yüksel'i Şehid Eden Ali Bilir Ve Arkadaşlarından Oluşan Tetikçilerle/Canilerle İlgili Mahkeme Kararı:
Allah şehadetini kabul buyursun. Makamını âlî eylesin
YanıtlaSilrabbim rahmet eylesin bu dünya böyle işte büyük bedelleri büyükler ödüyor
YanıtlaSilMekanı cennet olsun
YanıtlaSilXuda rexma xu like. Ciyê wî bihêşt be. Şehit namirin.
YanıtlaSilXuda rexma xu like. Ciyê wî bihêşt be. Şehit namirin.
YanıtlaSilXuda rexma xu like. Ciyê wî bihêşt be. Şehit namirin.
YanıtlaSilXuda rexma xu like. Ciyê wî bihêşt be. Şehit namirin.
YanıtlaSilXuda rexma xu like. Ciyê wî bihêşt be. Şehit namirin.
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin, şehadetini kabul eylesin inşaallah
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin
YanıtlaSilİnna lillahi ve İnna ileyhi raciun
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin mekanı cennet olsun İnşaAllah
Ne mutlu kalpleri iman nuru ile
YanıtlaSilcilalı Hakikat uğrunda dünya zevkine kapılmamış Metin kardeşimiz ve onun gibi şehadet şerbeti içmişlere.
Allah CC şehadetini kabul makaminıda ali eylesin inşallah
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin
YanıtlaSilŞehid Metin Yükselin mücadelesini ve şehadeti bana hep Şehidlerin efendisi Hz.Hüseyin 'in mücahedesi ve şehadetini çağrıştırır.Hz.Hüseyin i Kerbelada Aşure günü Metin Yüksel'i Fatih Camii avlusunda cuma günü Yezidler şehid ettiler
YanıtlaSilAllah rahmet eylesin mekanı cennet olsun kardeşim
YanıtlaSilInna lillahi we inna ileyhi raciun
YanıtlaSilRehma Xwedê lê be
Ji şehîda re mirin tune
Rehma xwedê lê be cihê wî bêhişt be
YanıtlaSilXwedê rêhma xwe lê bike û sebrê bide we hemu xwedîye we!
YanıtlaSilGelo we pê derxist û kola sedêmen vê rûdane çibûn?
Mekanı Cennet olsun.Rabbim Ehli Sünnet Kürt-Arap-Türk-Arnavut birliğimizi daim kılsın.
YanıtlaSilMekanı cennet olsun inşallah
YanıtlaSil