Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak? Müfid Yüksel
Barnabas İncili’nin akibeti nereye varacak?
Müfid Yüksel
(İlkin 25/02/2012 Tarihinde Yeni Şafak Gazetesinde
Yayınlanmıştır)
1983 Kışında, Şırnak'ın Uludere kazasına bağlı "Kela
Memo" mevkiinde av köpekleriyle avlanmaya çıkan Timurhan Ağa ve adamları
bir ara köpeklerini kaybederler. Köpeklerinin yeraltı gibi bir yerden seslerini
işitirler. Mağara gibi bir yerden girdiklerinde aşağıya doğru yol olduğunu
keşfederler. Daha sonra fenerler alarak buraya girerler ve birçok yeraltı
odasının olduğu, adeta bir yeraltı şehri ile karşılaşırlar. Odalardan büyük
olanında büyükçe bir lahit gören köylüler, hazine umudu ile kapağını açarlar.
Lahitin içinde bir mumya, yanında ise büyük boy bir kitapla karşılaşırlar.
Kitabı alırlar. Ayrıca o odada daha küçük boyda bir kitap daha bulurlar. İki
kitabı da alarak oradan ayrılırlar. Papirüs varaklarından oluşan büyük kitabın
ilk varağını koparıp, Süryani rahiplerine gösterirler. Süryani alfabeli, güzel
ve düzgün yazılı sahifeyi okuyamazlar. Zira noktasız, Süryani alfabesi ile yazılmış
bu metin, Süryani değil, Arâmi dili ile yazılmıştır.
Şırnak-Uludere/قلابان
Qilaban’da 1983’te Barnabas İncili’nin bulunduğu ünlü "Kela Memo تل ممو
" mevkii/tepeleri.
Sonunda bu sahife 1984 başlarında, İstanbul'da Ön-Asya
dilleri uzmanı, epigraphist Hamza Pektaş (Hocagil)'e gönderilir. Belli bir
uğraş sonrasında Hamza Bey bu metni çözer ve tercüme eder. Sahifedeki metin
tercüme edildiğinde:
"Ben Kıbrıslı Barnabious, bu benim, gökler/semavi
yılla 48. Yılda yazdığım 4. İncil nüshasıdır. Bu, Vahyi Sâdık olan Allah''ın
kulu Meryem oğlu İsa'ya vahyidir." kaydı yer alır.
Barnabas, İbrani (Levili sülalesinden) ve Kıbrıslı olup,
Hz. İsa (a.s) zamanında ona iman edenlerdendir. Hıristiyanlığın yayılmasına
hizmet etmiş, ancak sonradan ünlü Pavlos (Paul)'un bazı akidevi konulardaki,
şahsına özgü tasarruflarına karşı çıkarak araları açılmıştır. Bible-Yeni Ahit'te,
"Resullerin İşleri" bölümünde kendisinden ve Pavlos'la olan
kavgasından sık sık söz edilmektedir. Hatta Hıristiyan kiliselerince apokrifal
(uydurulmuş) olarak kabul edilen ve İtalyanca'dan tercüme İngilizce tercümesi mütedavil olan Barnabas
İncili''nin (The Gospel Of Barnabas) giriş kısmında da Pavlos eleştirilir.
Birçok kimsenin, Hz.İsa'nın ''Allah''ın oğlu' olduğu zannına kapılarak
yanıldığını, aldatıldığını ifade eder. Pavlos''un da bu konuda aldananlardan
olduğu belirtilir.(Bkz. The Gospel Of Barnabas,Oxford, at the Clarendon press,
1907)
"Dearly beloved, the great and wonderful God hath during
these past days visited us by his prophet Jesus Christ in great mercy of
teaching and miracles, by reason whereof many, being deceived of Satan, under
pretence of piety, are preaching most impious doctrine, calling Jesus son of
God, repudiating the circumcision ordained of God for ever, and permitting
every unclean meat: among whom also Paul hath been deceived, whereof I speak
not without grief; for which cause I am writing that truth which I have seen
and heard, in the intercourse that I have had with Jesus, in order that ye may
be saved, and not be deceived of Satan and perish in the judgement of God.
Therefore beware of every one that preacheth unto you new doctrine contrary to
that which I write, that ye may be saved eternally."
“Mesih denilen Nasıralı İsa’nın havarisi Barnabas,
yeryüzünde oturan herkese barış, huzur ve teselli diler. Pek sevgili, yüce ve
ulu Allah, büyük öğretme ve mucizeler merhametinden şu son günlerde peygamberi
İsa Mesih aracılığıyla bizi ziyaret etmiştir; şeytan tarafından aldatılan pek
çokları, dindarlık maskesi altında en dinsiz akideyi va’z ederek, Isa’ya
Allah’ın oğlu demekte, Allah’ın sonsuza değin emrettiği sünnet olmayı red
etmekte ve her türlü kirli etin yenmesine izin vermekte olduğundan, —bunlar arasında
bulunan, kendinden üzüntü duymadan söz edemediğim Pavlus da aldatılmıştır—
kurtulasınız, şeytan tarafından aldatılmayasınız ve Allah’ın hükmü önünde
hüsrana uğramayasınız diye İsa ile yaptığım konuşma ve görüşmelerde gördüğüm ve
duyduğum gerçeği yazıyorum. Bu nedenle, sana yazdığımın aksine yeni akideyi
va’z edecek herkese dikkat et ki, ebedi kurtuluşa eresin. Yüce Allah seninle
olsun, seni şeytan’dan ve her şerden korusun. Amin.”
Daha önce Kudüs'te bulunup Kutsal Mabet'te Tevrat
yazıcılarından/kâtiplerinden olan Barnabas, sonradan Kıbrıs'a döner ve orada
vefat eder. Kabri Kıbrıs''ta halen ziyaretgahtır.
M.S 325 yılında İmparator Constantine'in himayesinde
İznik''te toplanan I. konsül çok sayıda yazılı olan İnciller arasında dört İncili
esas alarak, ''canonical” (kabul edilmiş/meşru) ilan eder. Bunun dışında yer
alan İncil nüshaları, yasadışı/yasak ve apocryph olarak nitelendirilir. Çeşitli
kaynaklarda 270 civarında İncil nüshasının bu konsül tarafından yaktırıldığına
dair kayıtlar da yer almaktadır. Bunlar arasında en şiddetle yasaklananlardan
biri de Barnabas İncili'dir.
Canonic İncil nüshalarına ( Matta, Markos, Luka, Yuhanna)
bakıldığında, Hz. İsa (a.s)'ın hayat hikayesi, fiil ve sözlerini, mevizelerini
(vaaz ve nasihat), mucizelerini içeren mecmualar olduğu görülebilmektedir. Bu
dört İncil dışında, Yeni Ahitte yer alan metinler daha çok Pavlos'un
mektuplarını içermektedir.
Zaman içerisinde Hıristiyanlıkta, /özellikle Roma
İmparatorluğunun Hristiyanlığı kabulünden sonra gelişen inanç ağında, Hz. İsa'nın
Rab, Rabb'ın oğlu olarak görülmesi dolayısıyla bizzat vahyin kendisinin olduğu
akidesinin esas alınması ile, Hz. İsa''nıın Cebrail aracılığıyla Vahy
alabileceği akidesi tamamen dışlanmış olur. Bu suretle Canonical İncillere
bağlı Hristiyan inancında, Hz. İsa'ya Cebrail aracılığıyla bir İncil nazil
olduğu kabul edilmez, reddedilir. İsa-Mesih, vahyin kendisi olarak kabul
edildiğinden, Hz. İsa'nın sözleri, fiileri ve hayat hikayesini anlatan
mecmualar, Kutsal Metin-İncil olarak kabul edilir. Bundan dolayı, Kiliseler,
Vahy meleği Cebrail (a.s) aracılığıyla nazil olan bir İncil nüshasının
olabileceğini şiddetle reddettikleri gibi; bu Canonic, dört incil dışında, yine
Hz. İsa'nın sözlerinden, mevizelerinden, mucizelerinden ve kısmen hayatının
anlatılmasını içeren herhangi bir metni-mecmuayı da aynı kesinlikle reddedip
karşı çıkarlar.
Bugün elde İtalyanca ve İngilizce tercümeleri bulunan
Barnabas İncili nüshası da, aynı şekilde, bizde Siyer&hadis literatürüne
tekabül edebilecek Hz. İsa'nın sözleri, mucizeleri ve yaşam öyküsünü içeren bir
mecmuadır. Ancak, Canonical İncilllerden farklı olarak, Hz. İsa'nın Rabb/Rabbın
oğlu olma inancını açık biçimde reddeder. Ayrıca, Hz. İsa''nın (a.s) 30 Yaşında
iken, Zeytindağı'nda , Hz. Cebrail''den İncil''i aldığı kaydedilmektedir. Yine,
Hz. İsa''nın (a.s)' kendisinden sonra Muhammed'in geleceğini" söylediği
ifadesi de yer almaktadır.
"10. Jesus, at the age of thirty years, on Mount Olives, miraculously receiveth the gospel from the angel Gabriel.
Jesus having come to the age of thirty years, as he himself said unto me, went up to Mount Olives with his mother to gather olives. Then at midday as he was praying, when he came to these words: 'Lord, with mercy...,' he was surrounded by an exceeding bright light and by an infinite multitude of angels, who were saying: 'Blessed be God.' The angel Gabriel presented to him as it were a shining mirror, a book, which descended into the heart of Jesus, in which he had knowledge of what God hath done and what hath said and what God willeth insomuch that everything was laid bare and open to him; as he said unto me: 'Believe, Barnabas, that I know every prophet with every prophecy, insomuch that whatever I say the whole hath come forth from that book.'
Jesus, having received this vision, and knowing that he was a prophet sent to the house of Israel, revealed all to Mary his mother, telling her that he needs must suffer great persecution for the honour of God, and that he could not any longer abide with her to serve her. Whereupon, having heard this, Mary answered: 'Son, ere thou wast born all was announced to me; wherefore blessed be the holy name of God.' Jesus departed therefore that day from his mother to attend to his prophetic office."
"10. İsa otuz yaşında iken Zeytinlik dağında, mucize olarak melek Cebrail’den İncil’i alıyor.
Otuz yaşına gelmiş olan İsa, kendisinin bana söylediğine göre, annesi ile zeytin toplamak için Zeytinlik Dağı’na çıktı. Sonra öğleyin dua ederken, «Rabb, rahmetle…» sözlerine geldiğinde, çevresini oldukça aydınlık bir nur ve sonsuz sayıda, «Allah’ı tesbih ve ta’zim ederiz» diyen melekler sardı. Melek Cebrail ona, ışıldayan bir aynaymış gibi bir kitap sundu. İnsanın kalbine inen bu kitapta, Allah’ın neler yaptığının, neler dediğinin ve neler irade buyurduğunun bilgisini aldi; öyle ki, «İnan Barnabas, her peygamberlikte her peygamberi öylesine biliyorum ki, söylediğim herşey şu kitaptan geliyor» şeklinde bana anlattığı gibi herşey açık ve çıplak önüne kondu. Bu vahyi alan ve İsrail Oğullan’na gönderilen bir peygamber olduğunu anlayan Isa herşeyi annesi Meryem’e anlattı ve Allah’ın şanı için büyük eziyetlere katlanması gerektiğini ve kendisine hizmet için daha fazla yanında kalamayacağını söyledi. Bunun üzerine Meryem şöyle karşılık serdi: «Oğul, sen doğmadan önce herşey bana anlatıldı, Allah’ın yüce adını tesbih ve tazim ederim.» İsa hemen o gün peygamberlik görevini yapmak üzere annesinden ayrıldı."
"97.
'Unworthy though I am to untie his hosen, I have received grace and mercy from God to see him.'
Then answered the priest, with the governor and the king, saying: 'Distress not thyself, O Jesus, holy one of God, because in our time shall not this sedition be any more I seeing that we will write to the sacred Roman senate in such wise I that by imperial decree none shall any more call thee God or son of God.'
Then said Jesus: 'With your words I am not consoled, because where ye hope for light darkness shall come; but my consolation is in the coming of the messenger, who shall destroy every false opinion of me, and his faith shall spread and shall take hold of the whole world, for so hath God promised to Abraham our father. And that which giveth me consolation is that his faith shall have no end, but shall be kept inviolate by God.'
The priest answered: 'After the coming of the messenger of God shall other prophets come?'
Jesus answered: 'There shall not come after him true prophets sent by God but there shall come a great number of false prophets, whereat I sorrow. For Satan shall raise them up by the just judgement of God, and they shall hide themselves under the pretext of my gospel.'
Herod answered: 'How is it a just judgement of God that such impious men should come?'
Jesus answered: 'It is just that he who will not believe in the truth to his salvation should believe in a lie to his damnation. Wherefore I say unto you, that the world hath ever despised the true prophets and loved the false, as can be seen in the time of Michaiah and Jeremiah. For every like loveth his like.'
Then said the priest: 'How shall the Messiah be called, and what sign shall reveal his coming?'
Jesus answered: 'The name of the Messiah is admirable, for God himself gave him the name when he had created his soul, and placed it in a celestial splendour. God said: 'Wait Mohammed; for thy sake I will to create paradise, the world, and a great multitude of creatures, whereof I make thee a present, insomuch that whoso shall bless thee shall be blessed, and whoso shall curse thee shall be accursed. When I shall send thee into the world I shall send thee as my messenger of salvation, and thy word shall be true, insomuch that heaven and earth shall fail, but thy faith shall never fail." Mohammed is his blessed name.'
Then the crowd lifted up their voices, saying: 'O God, send us thy messenger: O Mohammed, come quickly for the salvation of the world!' "
97. “MUHAMMED O’nun kutlu adıdır”
«O’nun ayakkabı bağlarını çözecek değerde değilsem de, Allah’tan O’nu görme rahmet ve bereketini aldım.» O zaman, vali ve kralla birlikte kâhin cevap verip, dedi: «Üzme kendini ey îsa, Allah’ın mukaddesi, çünkü, bizim zamanımızda bu fitne bir daha olmaz, şundan ki, kutlu Roma senatosuna o şekilde yazacağız ki, împaratorluk iradesiyle kimse sana bundan böyle Allah veya Allah’ın oğlu demeyecektir.» O zaman, İsa dedi: «Sözlerinizden teselli bulmuyorum, çünkü sizin ışık umduğunuz yere karanlık gelecektir; fakat benim tesellim, hakkımdaki her batıl düşünceyi yok edecek ve dini tüm dünyaya yayılıp, (tüm dünyayı) kontrolüne alacak olan Elçi’nin gelmesindedir, çünkü böyle va’d etmiştir Allah, babamız İbrahim’e. Ve, bana teselli veren, onun dininin sona ermeyecek ve Allah tarafından el değmeden korunacak olmasıdır.» Kahin karşılık verdi: «Allah’ın Elçisi geldikten sonra, (daha) başka peygamberler gelecek mi?» İsa cevap verdi: «Ondan sonra Allah tarafından gönderilen gerçek peygamberler gelmeyecek ama, pek çok yalancı peygamber gelecek; ki ben buna üzülüyorum. Çünkü, şeytan Allah’ın adaletli hükmüyle onları yerlerinden kaldıracak da, kendilerini, benim kitabımı bahane edinip gizleyecekler.» Hirodes karşılık verdi: «Bu tür dinsizlerin huzuruna geleceği Allah’ın adaletli hükmü nasıl bir şeydir?» İsa cevap verdi: «Ne adalettir ki, kurtuluşa götüren gerçeğe inanmayan, lanete götüren bir yalana inanır. Bu nedenle size diyorum ki, Mika ve Yeremya zamanında da görülebileceği üzere, dünya hep gerçek
peygamberleri horlamış ve yalancıları sevmiştir. Çünkü, her
benzer kendi benzerini sever.» O zaman, kâhin dedi: «Mesih’e ne ad verilecek ve
hangi işaret (ler) onun gelişini ortaya koyacaktır?» İsa cevap verdi: «Mesih’in
adı hayranlık uyandırır, çünkü Allah ruhunu yaratıp da, göksel bir nur içine
koyduğu zaman ona (bu) adı kendisi vermiştir. Allah dedi: «Bekle Muhammed;
çünkü senin uğruna Cennet’i, dünyayı ve yığınlarca yaratığı yaratacağım,
içlerinden seni bir elçi yapacağım, öyle ki, kim seni kutsarsa kutsanacak, kim
seni lanetlerse lânetlenecektir. Seni, dünyaya göndereceğim zaman, kurtuluşa
elçim olarak göndereceğim ve senin sözün gerçek olacak. O kadar ki, gök ve yer
düşecek. Fakat senin dinin düşmeyecek. MUHAMMED O’nun kutlu adıdır.» O zaman,
kalabalık seslerini yükseltip, dediler: «Ey Allah, bize elçini gönder! Ey
Muhammed, dünyanın kurtuluşu için çabuk gel!»
Tüm bunlara bakıldığında, Barnabas'a atfedilen bir Vahy
İncili'nin olup olmadığı sorusu sorulabilir. Uludere'de "Kela Memo"
mevkiinde bulunan 250 varak Papirüse, Süryanî alfabesi, döneminde Filistinde
câri olan ve Hz. İsa'nın (a.s) lisanı olan Arâmî dili ve Barnabas'ın elyazısı
ile yazılmış bu nüshanın böyle bir Vahy İncili nüshası olabileceğini ciddi olarak güçlendirmektedir.
Uludere'de bulunan bu İncil nüshası, Ekim 1984'te İstanbul'a
köylüler tarafından Hamza Hocagil’e getirilirken bir ihbar sonucu Hakkari'de
ele geçirilir. Hatta 27 Ekim günü Milliyet gazetesinde ele geçirilme haberi
fotoğrafı ile birlikte yayınlanır. O dönemde Ankara-Ulucanlarda kaldığım öğrenci yurdunda Arkeolog bir arkadaş gazete haberini bana gösterdiğinde "Eyvah Barnabas İncili gitti" diyerek dizlerime vurmuştum. Zira, daha önce, Hamza Pektaş/Hocagil bu İncil'den
rahmetli pederimi haberdar eder ve kendisine gönderilen ilk varağı o tarihte
bizlere de göstermişti. Bilahare bu İncil nüshasının peşine düşülür, köylülerin
talep ettiği meblağ ilkin maalesef bulunamaz. Daha sonra 1984 Eylülünde
İstanbul'a getirilmesi için bir meblağ karşılığı köylülerle anlaşılır. Burada,
bu İncil nüshasının İstanbul'da Hamza Hocagil tarafından tercüme edilip,
orijinalinin tıpkıbasımı ile birlikte yayınlanması ve nüshanın da Topkapı
Sarayı Mukaddes Emanetler Bölümüne konulması hedeflenmişti. Ne var ki, Ekim
1984'te bir ihbar sonucu Sıkıyönetim idaresince/Örfi idarece ele geçirilmesi bu
projeyi akim bırakır.
Birkaç yıl Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesinin kasalarında
muhafaza edilen Barnabas İncili nüshası bilahare Ankara'ya gönderilir. Burada,
Etimesgut Dil-İstihbarat Okulu'nda iken 13 varaklık bir fotokopisi de alınır. O
dönemde Başmüşaviri Nabi Avcı aracılığıyla dönemin Milli Eğitim Bakanı olan
Hasan Celal Güzel’i haberdar etmiştim. Etimesgut Dil-İstihbarat Okulunda tüm
aramalara rağmen bulunamadı. Bazı varaklarının fotokopisinin alınması üzerine
buna izin veren subay emekli edilerek İncil nüshası Genelkurmay Karargâhına
nakledilir. 1990 yılı Aralık ayında bu konuyu bizzat o zaman ANAP hükümetinde
Kültür Bakanı olan Namık Kemal Zeybek ile özel randevu alarak görüşmüştüm.
Ancak, daha sonra Yıldırım Akbulut hükümetinin 1991'de düşmesi ile bu
teşebbüsümüz yarım kaldı. İncil'in bazı varakları'nın (44 Varak) kopyaları
Hamza Hocagil'e gönderilerek tercüme ettirilir. Tercüme edilen metinlerde
kadınlara ait hükümler, Yusuf (a.s) kıssası ve altın zinet kullanılmasının
erkeklere yasaklandığına ilişkin ifadeler yer almaktaydı. Genelkurmay'ın elinde
olan küçük ebatlı diğer nüsha ise bu asıl nüshadan kopyalanmış, bazı şerhler
düşülmüş, yine Arami dili ve Süryani alfabesi ile yazılmış bir nüshadır.
Bu İncil nüshaları 2009 Yılı Şubat'ına kadar Genelkurmay
Karargâhında muhafaza edilmekteydi. Sonrasını ise bilmiyoruz.
Eski Ön Asya dilleri uzmanı/Epigrafist,1983'te Uludere'de
bulunan Ârâmca Barnabas İncili'nin mütercimi, yakın aile dostumuz Dr. Hamza
Hocagil (Pektaş) . 25 Mart 2021 Tarihinde İstanbul’da Cenab-ı Hakk (C.C) ‘ın
Rahmetine kavuşmuştur
https://www.yenisafak.com/yazarlar/mufit-yuksel/barnabas-incilinin-akibeti-nereye-varacak-31234
Yorumlar
Yorum Gönder