Osmanlı Devletinde Arnavut Sadrazamlar: Sadrazam Arnavut Ayas Paşa, Eyüp Sultan’daki Türbesi, Tekirdağ-Saray’daki Camiinin Arapça İnşâ Kitâbesi Ve Kanuni Sultan Süleyman’a Bir Arîzası







Osmanlı Devletinde Arnavut Sadrazamlar: Sadrazam Arnavut Ayas Paşa, Eyüp Sultan’daki Türbesi, Tekirdağ-Saray’daki Camiinin Arapça İnşâ Kitâbesi Ve Kanuni Sultan Süleyman’a Bir Arîzası
Müfid Yüksel
Gedik Ahmed Paşa’dan başlayarak Osmanlı devleti boyunca 33 Arnavut sadrazam çıkmıştır. Gedik Paşa’dan sonra Vlore/Avlonyalı Ayas Paşa bin Mehmed gelmiştir ki, İstanbul Beyoğlu’nda adını bir semte dahi vermiştir.942/1535-36 tarihinde ikinci vezir iken Frenk İbrahim Paşa yerine sadrazamlık makamına oturmuştur. Hadikatu’l-Vüzera kitabında Hicri 944 Zilhiccesinde/Mayıs 1538’de ta’un (Vebâ) hastalığından vefat ettiği ifade edilse de Eyüp Camii bitişiğindeki türbesinde bulunan mezar taşında Evâhir-i Safer 946/Temmuz 1539 tarihi açık bir şekilde belirtilmiştir. Orijinal Mezar taşında Arapça şu kitabe mevcuttur.








Ayas Paşa'nın Türbesinde Kitâbeli Ayak Şâhidesi

Mezar Şahidelerindeki Arapça Kitâbe:


Baş Taş
إنتقل من دارالفنا
الی دارالبقاء
المرحوم المغفور
السعید الشهید
Ayak Taşı:
المحتاج الی رحمة الله
ایاس پاشا بن محمّد
فی اوآخر صفر المظفر
سنة ستّ و اربعین تسع مائة

İntekale Min Dâri’l-Fenâi İla Dâri’l-Bekâi El-Merhûm El-Mağfûr Es-Sa’îd Eş-Şehîd El-Muhtâc İla Rahmetillah Ayas Bin Muhammed Fi Evâhiri Saferi’l-Muzaffer Senete Site Ve Erba’în Ve Tis’amieti”
Tercümesi:
“ Merhum, mağfur, Saîd, şehîd ve Allah’ın Rahmetine muhtaç, Mehmed oğlu Ayas dokuzyüz kırk altı senesi Safer-i Muzaffer sonlarında, Dâr-ı Fenâ’dan Dâr-ı Bekâ’ya intikal etmiştir.”
Halefi Lütfi Paşa, Tevârih-i Al-i Osman’da 946 senesi Safer ayının (Haziran Temmuz 1539) vak’alarını zikrederken Ayas Paşanın vefat sebebi ile birlikte vefat tarihini gününe kadar verir:
“Ve Târih-i Mezkûrda İslâmbol’da ziyâde Ta’ûn olup, Mâh-ı Mezkûrun (Safer Ayı, M.Y) yirmi altısında Ayas Paşa Mat’ûn olup vefat etdi. Ve ânın yerine bu fakîr vezîr-i a’zam oldı.” ( Lütfi Paşa, Tevarih, 1341:370)
Bu sıralarda İstanbul’da tâûn/vebâ salgını olduğunu ve bu salgında Ayas Paşa'nın 26 Safer 946’da (13 Temmuz 1539) vebâ salgınından vefat ettiğini. Bunun üzerine yerine kendisinin vezir-i a’zam olduğunu ifade etmektedir ki, Mezar taşındaki “946 yılı Safer ayı sonları” kaydı da bunu doğrulamaktadır.
Kadınlara düşkünlüğüyle bilinen Ayas Paşa vefat ettiğinde 20’den fazla evlat bırakmıştır. Bu konuda Hadikatu’l-Vüzera’da şöyle bir kayıt yer almaktadır:
“ Lakin vâdi-yi zenperestîde beni Âdem nev’ine gâlib olmağın hemîşe mu’aşeret-i nisvâna râğıb idi. Esnâ-yı râhda tâife-i zenâna duçâr oldukça tecdîd-i vuzû’ havfinden iğmâz-ı ayn ederdi. Divânında bir acûze-i kühen-sâle nigâh-endâz olsa derhal maslahatı biterdi. Ya’ni hammâm iktizâ ederdi. Kesret-i serârîden harem-i sarâyında kırkdan ziyâde perestâr gehvâre-i cünbân berzede-i damân idüğü an'ane-i sikât-ı ruvât ile resîde-i derece-i ikândır. Eyyâm-ı intikalinde zukûr ve inâs yirmiden ziyâde evlâd istihlâf etmişdi.“ (Osmanzade Taib Ahmed, Hadikatu’l-Vüzera,1271:26)
Ayas Paşa ile ilgili Peçevî tarihinde ise şu kayıt yer almaktadır:
“ Vezîr-i A’zam Ayas Paşa, İbrahim Paşa katlinde vezîr-i sânî bulunmağla bihasebi’t-tarîk vezîr-i a’zam oldı. Arnavud cinsinden idi. Lâkin gâyet ma’kûl-fehm ve makbûl adam idi. Harem-i Muhterem’den çıkup sonra Yeniçeri ağası olup ba’dehu Rumili beğlerbeğisi, sonra vezîr olup emma, çendân re’y ve tedbîre mâlik degül idi. Zen-dostlıkda nev’-i şahsına münhasır idi. Sarâyında def’aten kırk beşik sallanmak vâki’ olmış idi. Vefat etdiginde yirmiden ziyade evlâdı kaldı.” (Peçevî, Târih, 1283:1/20)
Tekirdağ-Saray’daki Ayas Paşa Cami’-i Şerîfinin 937/1530-1531 Tarihli Arapça Kitâbesi
نفعة الطاعات اذ قد عمرت
دولة السلطان مولی المسلمين
حضرة السّلطان سليمان الوري
نصرة الاعون سلام الفاطنين
صاحب الخيرات ايآس پاشا بني
معبد العباد مأوي المؤمنين
الهم الله لنا تاريخها
وادخلوها بسلام آمنين
٩٣٧
Nef’atu’t-taâti iz kad ‘ummiret
Devletu’s-sultâni mevle’l-muslimîn
Hazdzretu’s-sultân Suleymani’l-vera
Nusretu’l-a’veni selâmu’l-fâtınîn
Sâhibu’l-hayrât Ayas Paşa bena
Ma’bede’l-‘ibâdi me’va’l-mu’minîn
Elhemellahu lena târîheha
Ve’dhulûha biselâmin âminîn (937)
Tercümesi:
“Yardımcıların/yardım sahiplerinin yardımı, fetânet/zekâ sahiplerinin selamı ile, müslümanların hâmisi olan, ibadet ve taât’ın faydasını gözeten âlemin sultanı Sultan Süleyman’ın , Sultanın devleti imâr edildiğinde; hayrât sahibi Ayas Paşa bunu ibadet eden kulların mâbedi, mü’minlerin me’vâsı olarak bina etti. Allah (C.C) bunun –binasının- tarihini bize ilham etti. Emin kılınmışlar olarak Selâmetle oraya giriniz."
937


Sadrazam Arnavut Ayas Paşa’nın Kanuni Sultan Süleyman’a Bir Arîzası


Sadrazam Arnavut Ayas Paşa’nın Kanuni Sultan Süleyman’a Arîzası. Bu Arîzanın Aslı Topkapı Sarayı Arşivi No: E.6375'te Kayıtlıdır
خلّد الله ظلال عاطفته علی كافّة الأنام ما دامت العمران في الدوران
Evrâd-ı ubûdiyât-ı hâlisât-ı bendegâne... , emân ve emdâd-ı hidemât-ı maâli-yi çâkerân-ı saâdet bünyan ki, mahz-ı ubûdiyyet ve ihlâs ve ayn-ı rakîb ve ihdimâmdan feyzân ve cereyan olur kâfile-i kuddûsiyân ve râhile-i ruhâniyyân iledür. Her an ve âvân îsâr ve revân oldukdan sonra ol südde-i sidre misâl ve atebe-i izz u iclâl sûyine ki, medâr-ı erbâb-ı hâcât ve merkez-i ashâb-ı mühimmâtdır. Arz-ı neyyire-i bî minnet ve efkende-i bî illet budur ki, Hâliyen ol cenâb-ı felek-rif’at âsumân-menzilet kibelinden emr-i şerîf ve fermân-ı münîf vârid olup, mazmun-ı meymûn ve fehvâ-yı hümâyununda ba’zı ümenâdan şikâyet olunup, tahsil-i mâl içün Mısır ve Şâm Beğlerbeğlerine ve Haleb sancağı beğine ve Diyârbekr’de nâzır-ı emvâl olan Alî Çelebi Kullarınuza müekked ahkâm-ı şerîfe gönderilmek emr olunup ve mukaddemâ çıkmak emr olunan donanma kadırgaları çıkdı mı deyu ve etrâf ve cevânibden onun gibi bir haber veya ulak gelürse ol cânib-i cennet-meâba arz olunmak emr olunmuş. Ber muceb-i emr-i şerîf, fermân-ı münîf vârid olduğu gibi, tahsil-i mâl içün emîru’l-ümerâi’l-kirâm Mısır ve Şam beğlerbeğleri dâme uluvvuhuma bendelerinüze ve kudvetu’l-ümerâi’l-kirâm Haleb sancağı beği dâme mecduhu kulunuza ve nâzır-ı emvâl olan Âlî Çelebi bendenüze müekked ahkâm-ı şerîfe yazılup, muaccelen yarar kullar ile irsâl olundı. Ve donanma kadırgalarının devletlu pâdişah-ı âlem penâh Eazzellahu ensârehu hazretleriyle mahrûse-i İstanbul’dan ol cevânibe teveccüh-i hümayun buyuruldukda, ikiyüz mikdârı kürekçisi ve ba’zı âletçisi eksük olup, birkaç günde anlar tekmîl olunup gönderilmek üzerinde iken, derya ahvâlin bilür ba’zı reis kullarınuz gelüp berd-i acûz eyyâmında, Sınn eyyâmı dimekle ma’rûf, rüzgârı muhâlif birkaç gün vardur. Ol günler geçmeyince deryaya gemi çıkarmak mahataradur deyu kelimât itmeğin, zikr olunan eyyâm geçince tevakkuf olunup ve’l-hâletu hazihi eyyâm-ı mezbûr geçüp, mübârek mâh-ı şa’bânu’l-mu’azzamın altıncı gününde ki rûz-i dûşenbedür, zikr olunan kadırgalar çıkup sefer-i ferhunde-esere müteveccih oldı. Ve bâkî kalan yirmi pâre kadırganun dahı vâkî olan mühimmâtı tedârik olunup görülmek üzerindedür. Ve etrâf ve cevânibden ulak ve haber gelmeyüp anun gibi gelürse bî tevakkuf türâb-ı pây-ı rikâbınıza irsâl olunur. Bihamdillâh, pâdişah-ı Zıllullahi, Esbeğellahu zilâle ma’deletihi hazretlerinin eyyâm-ı devletinde ve saâdetlu sultânımın uluvv-i himmetinde bu cevânib ve sâir memâlik-i mahruse-i pâdişâhî şimdiliğinde temâm âsûde-hâl ve müreffehu’l-bâl olup devletlu hudavendigâr-ı gerdun-iktidâr hazretlerinin duâ-yı devâm-ı devletine ve sultânımın senâ-yı kıyâm-ı şevketine kâffe-i enâm ve hâsse vü âmm müdâvim ve muvâzıb ...buyurula. ve saâdetlu pâdişâh-ı cihân-penâh hazretleri içün turunçdan ve limondan bir iki yük irsâl olunmak emr olunmuş, fermân-ı şerîf üzre zikr olunan meyveden bir kaç yük atebe-i izzet-meâba irsâl olundı. Bâkî emr u fermân ilm-i âlem-âranuza menût ve merbûtdur.
El-Fakîr
Bende-i Hakîr: Ayas
Not: İki kelime okunamadı. Arîza Metninin tamamı ilk kez yayınlanmaktadır.
Arîzada, mal tahsili için, Mısır ve Şam Beylerbeyi ile Halep Sancağı beyine ve Diyarbekir’de emvâl nâzırı olan Ali Çelebi’ye sağlam emirler yazıldığı ifade edilmektedir. Ayrıca donanma kadırgalarının İstanbu’dan hareketi sırasında ikiyüz kürekçisi ve bazı aletleri eksik olup, bir kısım denizciliği bilen kimselerin tavsiyesi ile berd-i acûz/Kocakarı soğuklarının ve rüzgarı ters olan Sınn günlerinin geçmesinin beklendiğini , bu günlerin geçmesinin ardından Şâban ayının altısı pazartesi günü kadırgaların sefere çıktığı, kalan yirmi kadırganın ise mühiimatın tedarik edilerek sefere çıkarılacağı belirtilmektedir. Memlektte asayiş ve refahın sağlanmış olduğunu da ifade etmektedir. son kısımda ise Sultanın istediği birkaç yük turunç ve limondan oluşan meyvelerin de gönderildiği yazılmıştır.


Sadrazam Ayas Paşa'nın Eyüp Sulan Camii Şerifi Haliç Tarafına Bitişik Türbesi Ve Hacet Penceresi. Türbe Mimar Sinan Eseri Olup, Mimar Sinan'ın İnşâ Ettiği İlk Yapıdır.









Ayas Paşa'nın Türbesinde Kitâbeli Ayak Şâhidesi









Yorumlar

Popüler Yayınlar