Osmanlı Devletinde Arnavut Sadrazamlar-5:Koca Sinan Paşa
Osmanlı Devletinde Arnavut sadrazamlar-5:
Müfid Yüksel
Koca Sinan Paşa:
Beş def’a sadrazamlık mevkiine gelmiş olup, Yemen Fatihi
ünvanını almıştır. Kardeşi Ayas Paşa[1] gibi Arnavut devşirmesidir.
Çaşnigirbaşılktan sancakbeyliğine yükselmiştir. Malatya sancak beyliği, Halep
beylerbeyliği ve Mısır valiliği yapmıştır. 976 tarihinde Yemen’de Zeydi İmam
Mutahhar’ın ayaklanması baş gösterdiğinden bu ayaklanmayı bastırmakla Şam
Valisi Lala Mustafa Paşa vazifelendirilmiş ancak asker ve paranın ekseriyetle
Mısır’dan tedariki lüzumu hasıl olduğundan, Mısır’da vaki divanda Lala Mustafa
Paşa ile ihtilafa düşmüş bunun üzerine, Sinan Paşa bu sefere memur edilmiştir.
Ordu teşkil edip, Yemen’e yürüyen Sinan Paşa Mutahhar’ın elindeki kaleleri bir
bir alarak Yemen Fatihi ünvanına layık görülmüştür. Yine o sıralarda
İspanyollar Tunus ve Halku’l-Vâd kalelerine tasallut edip zabteylediğinden
buraları da almaya memur edilerek Kapudan-ı Derya Kılıç Ali Paşa ile birlikte
düzenlediği 33 günlük seferde buraları istirdad ederek Tunus Fatihi diye de
anılmıştır. Koca Sinan Paşa ayrıca İran seferlerinde de bulunmuştur.
Beş kez sadrazamlık makâmını ihraz eden Koca Sinan Paşa şu
devrelerde sadrazam olmuştur.
İlk Sadrazamlığı Arnavut Ahmed Paşa’nın ölümü üzerine 988
Rebi’ulevvelinde vâkî olmuştur. Yaklaşık iki yıl sadaret makamında kalan Sinan
Paşa 990 Zilhiccesinde azledilerek, Malkara’da mecbiri ikmete tabi tutulmuştur.
Dört sene süren bu ma’zuliyet devrinin ardından 994 yılı zilhiccesinde Şam-ı
eyaleti valiliği ile taltif edilmiştir. 997’de ise Siyavuş Paşa’nın azli ile
ikinci def’a sadrazamlık mevkiini ihraz etmiştir. Bu ikinci sadaretinde
herhangi bir muvaffakiyeti müşahade olunmadığından 999 senesi 11 şevvalinde
tekrar makamından azledilerek yine Malkara’ya icla olunmuştur. Ancak, 1001
senesi Rebi’ulahirinde Siyavuş Paşa’nın yeniden azliyle, üçüncü kez sadaret
mevkiine getirilmiştir. Bu sadareti esnasında ise Macar seferi vuku bulmakla bu
seferde serdar olarak tayin olunmuş, bazı yerlerin zabtına ve Osmanlı
topraklarına katılmasına muvaffak olmuştur.
1003 Tarihi Cemazielulasında, Sultan Murad-ı Salis’in vefat
edip, yerine sultan III. Mehmed’in cülusu akabinde, selefi ve rakibi Ferhad
Paşa’nın yeni sultanı ikna etmesi ile sadaret makamından üçüncü kez azlolunarak
yine Malkara kazasına ikamete mecbur bırakılmıştır. Yerine tekrar Ferhad Paşa
sadrazam olmuştur. Azil ve sürgün haberini Belgrad’dan İstanbul’a gelir iken
alan Sinan Paşa’nın bu seferki ma’zuliyet ve sürgün dönemi 5 ay sürer. Aynı
senenin Şevval ayında (29 Şevval 1003) Cigalizade Sinan Paşa, Şeyhülislam
Bostanzade Abdullah Efendi ve Şair Kaıasker meşhur Baki Efendi’nin garetleriyle
dördüncü kez sadaret makamına getirilir. Bu kez rakiplerini tasfiye etme
fırsatı yakalayan Koca Sinan Paşa en güçlü rakibi ve kendisi gibi Arnavut olan
Ferhad Paşa’yı Eflak Voyvodası Mikhal ile gizli alaka içerisinde olduğu
iddiasını ortaya atarak katlettirir. Bu seferki sadareti esnasında Avusturya
seferlerine devam eden Sinan Paşa oğlu Mehmed Paşa’yı da Macaristan seferine
serdar olarak tayimn ettirir. Kendisi ordu ile Eflak’a yürüyen Sinan Paşa bu
seferlerde başarısız olarak hüsrana uğrar. Estergonkalesinin dahi elden
çıkmasına sebep olur. Bu yüzden son kez sdrazamlıktan azledilerek (16
Rebiülevvel 1004) yine Malkara’ya gönderildi. Ancak bu son ma’zuliyeti 12 gün
sürer. Ancak azlinin onuncu gününde yerine geçen Lala Mehmed Paşa Şirpençe
hastalığından kurtulamayarak vefat eder. 28 Rebiülevvel 1004 tarihinde beşinci
kez sadrazam olur. Son sadrazamlığı dört ay sürer. Bu sırada padişah III.
Mehmed’i Estergon seferine ikna eder. Bu sırada hastalana Sinan Paşa 5 Şa’ban
1004/4 Nisan 1596’da vefat eder. Hadikatu’l-Vüzera’ya göre bu sırada yaşı 90’ı
aşkınmış. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271: 37) . Sinan Paşa kendi hayratı
olan Divanyolu’ndaki medresesindeki türbesinde medfundur.
Osmanzade Taib Efendi tarafından “Pir-i pür-mekr u kin”
olarak nitelendirilen. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271:37) Sinan Paşa aynı
zamanda çok servet sahibi olup, Osmanl imparatorluğunun çeşitli yerlerinde bir
hayli hayratı vardır.
Bunlar Meyanında Üsküdar Ve Okmeydanı’nda birer Camii
vardır:
Üsküdar’daki Camii kaymakamlık arkasındaki semtte yer
almaktadır. Camiin kitabesi zamanımıza ulaşmadığından inşa tarihi tesbit
edilememektedir. Ancak mimarı Mimar Davud Ağa’dır. Cami moloz taş ve tuğla ile
yapılmış, almaşık örgülü ve ahşap çatılıdır. Cami 1935 yılında kadro harici
bırakılmış ve kısa zamanda harap hale gelerek, çatısı yanmış, son cemaat yeri
yıkılmış, döt duvar kalmıştır. 1975 yılında ise, bazı gazetelerdeki yayın
üzerine hayır sahiplerinin de yardımı ile vakıflar tarfından yeniden şimdiki haliyle
inşa edilmiştir. Halen ibadete açıktır. Camiin kıble tarafına düşen hazirede
Sinan Paşa’nın 1014 tarihinde vüzeradan iken İstanbul’da katledilen Mehmed
Paşa’nın kabri vardır. Lahit şeklindeki kabrin dolama sikkeli şahidesi kitabe
ve tarihten hâlidir. Bu mehmed Paşa hakkında Ayvansarâyî şunları
nakletmektedir:
“Sinan Paşazâde Mehemmed Paşa: Vüzerâdan iken İstanbul’da
ihzâr ve katl olunup, Huzûr حضور
sene 1014 târihi Rebî’u’l-Âhirin beşinci günü pederi cami’i mezâristânında defn
olundu. Kabri ‘örf ile müzeyyendir. “ Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:43)
Okmeydanı’daki camii ise 987 tarihinde Mimar Sinan’a
yaptırılmıştır. Camiin inşa kitâbesi şu şekildedir:
صاحب الخیرات اولان سنان پاشا
ناصرالدین خالص النیّت
قیلدی بو جامع شریفی بنا
كه اوله جمع جامع امّت
آخرتده شفیعی اوله رسول
بونده ایدن اقامت سنّت
هاتف غیب دیدی تاریخ
بیت هادی و قبلۀ حاجت
تمّ الجامع فی سنة سبع وثمانین
وتسعمأة
Sâhibu’l-Hayrât olan Sinân Paşa
Nâsiru’d-dîn Hâlisu’n-niyyet
Kıldı bu câmi’-i şerîfi binâ
Ki ola cem’ Câmi’-i ümmet
Âhiretde şefî’i ola Resûl
Bunda iden ikâmet-i sünnet
Hâtif-i Gayb didi târîh
Beyt-i Hâdî ve kıble-i hâcet
Temme’l-Câmi’ Fi Seneti Seb’a Ve Semânîn Ve Tis’amiet
987
Bu cami 1940’lı yıllarda kadro harici bırakılıp harap
olmaya yüz tuttuğundan ve gecekondu işgaline uğradığından, gayet müzeyyen olan
şadırvanı buradan sökülerek Beyoğlu Ağa Camii avlusuna nakledilmiş olup, halen
oradadır. (Konyalı Arşivi, No:168, 599)
Uzun yıllar dört duvar halinde kala cami 80’li yılların
sonlarında hayırseverlerin teşebbüsü ile yeniden ihya olunmuştur.
Sinan Paşa’nın bundan başka, Divanyolu’nda türbesinde
gömülü olduğu medresesi, yine Draman-Fethiye Camii karşısında medresesi; Dimyat
(Mısır), Yemen, Filibe ve Selanik’te birer Camii; Kosova Kaçanik’te Cami ve
medresesi; Karaman ve Priştina’da birer hamamı ile Bursa, Mihaliç, Halep, Van,
Şam Ve Trablus’ta vakıfları vardır. Topkapı Sarayı sahilinde iki köşk
yaptırmış. Bunlardan ünlü İncili Köşkü Padişah III. Murad’a hediye etmiştir.
Son derce san’atlı ve müzeyyen yapılan bu köşkle ilgili Osmanlı tarih kaynakların
çok fazla övgüye rastlanmaktadır. Köşk bugün yıkılmış olup, sadece kargir
temelleri kalmıştır. Bu temellerin denize bakan tarafında halen bir çeşme de
mevcut olup, dökülmeye yüz tutmuş 997 tarihli kitabesi şu şekildedir:
بحمدالله كه سلطان ابن سلطان
شه عادل مراد بن سلیم خان
ایدوب دنیایی عدلیله معمّر
یدی اقلیمی قلدی هپ مسخّر
سنان پاشایا ایدوب أمر عالی
بنا ایتدی بو قصر بی مثالی
تصرّفلر قلوب معماری داود
نیجه صنعتلر ایتدی آنده موجود
ایچوب بو چشمه دن بآی گدالر
ایدهلر شاه دورانه دعالر
چو جاری اولدی بو عین روال بخش
دیدی تاریخی ساعی ماء جان بخش
٩٩٧
Bihamdillah ki Sultân İbn Sultân
Şeh-i Âdil Murâd Bin Selîm Hân
İdüp dünyayı ‘adliyle mu’ammer
Yedi iklimi kıldı hep musahhar
Sinân Paşa’ya idüp emr-i âlî
Binâ itdi bu kasr-ı bî misâli
Tasarruflar kılup mi’mârı Dâvud
Nice san’atler itdi ânda mevcûd
İçüp bu çeşmeden bây u gedâlar
İdeler şâh-ı devrâna duâlar
Çû cârî oldı bu ‘ayn-ı revân-bahş
Dedi târîhi Sâ’î mâ-ı can-bahş
997
Koca Sinan Paşa aynı zamanda “Telhsler” i ile ünlü olup, bu
telhislerinin kütüphanelerimizde üç nüshası bulunmaktadır:
Topkapı Sarayı Kütüphanesi Revan Köşkü Yazmaları No:1243 Ve
1251
Süleymaniye (Es’ad Efendi) Kütüphanesi No: 2236
Payzen Yusuf Paşa’nın Katli Ve Türbesi
“ Payzen Yusuf Paşa Mescidi Der Kurb-ı Sarâchâne
Payzen Yusuf Paşa Mescid-i mezburun bânîsi olub kendi dahi Revânî
mescidi ittisâlinde mahsus türbede medfundur. Bin tarihi ricâlindendir.
Gulâmı yedinde şehîd olmuşdur. Mahallesi yokdur.
(Ayvansarâyî, Hadîka, 1281:1/58; Galitekin Neşri, 2001:98)
“Payzen Yusuf Paşa: Vüzerâdan iken ماتم اتقیاءMâtem-i Etkiyâ sene 993[2] târîhinde gılmânı
yedinde şehîd olup Kırkçeşme kurbunda Revânî Çelebî Câmi’i ittisâlinde
müstakil türbede medfûndur. Sarrâchâne kolluğu arzında bir mescidi vardır.”
(Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:15)
Daha önce Timeşvâr Beğlerbeğisi iken, 995 senesi
Rebîuelevveli sonlarında Vezir Ali Paşa’nın azli üzerine Budîn
Beğlerbeğisi olan Payzen Yusuf Paşa, bu senenin Ramazan-ı şerîfi sonlarında
Nemçe serhaddinde Nemçelilerin ani baskınına karşı, atak davranarak yine ani
bir baskınla cevap verip düşmanı bozguna uğratmıştır. Bu savaşta beş-altıyüz
kadar Nemçe askeri telef edilmiştir. (Selânîkî, Târih, 1281:219, 227-228; 1999:
1/181,189)
Yusuf Paşa, hizmetkâr ve uşaklarına bir hayli sert
davrandığından iki hizmetkârı tarafından 998 zilka’desinde bir gece uykuda iken
hançerlenerek katledilir. Yusuf Paşa’nın katli hadisesi Selânîkî Târîhi’nde şu
suretle anlatılır:
“ Nâgehânî Yusuf Paşa Kulları Evinde Helâk idüldüğidir
Takdîr-i Rabbânî ve kazâ-i Yezdânî yetişüp emr-i İlâhî ile
Kırk Çeşme kurbunda evleri olan, Vezîr Yusuf Paşa hazretleri ekser eyyâmda
hidmetkâr ve emekdârlarını te’dîb itmek lâzım geldükde hadden ziyâde eyleyüp,
ifrât üzre olduğı ma’lûm-ı ‘âlemdür. Bir şeb nâgehânî gâhî içerü hareminde
yatmayup taşrada yatmak olurmış. Bir niçe kötek yemiş nevbetçi iç-oğlanı Paşa
uyudukda beklemek âdetleri olmağın âdetleri üzre Paşa hazretleri vird ü zikrin
tamâm idüp firâşında râhata varduğı gibi cinâyet ü hıyânet kasd idüp, iki nefer
tevânâ hidmetkârlar hançer-i ser-tîz ile işin bitürüp, şehîd iderler. رحمة الله علیه Rahmetullahi Aleyh. Merhûm evi civârında
Revânî mescidi hareminde medfûn olup, üstüne türbe yapıldı. Fi şehri zilka’de
sene 998.
Ve cümle hüddâm ve etbâ’ından kimsenün haber ü âgâhı yok,
seher vaktinde ma’lûm olur. Kırk Çeşme cânibine açılur muhkem kilidlu olan kapu
açılmış, ancak heman ol iki hidmetkâr gaybet eylemişler. Vezîria’zam Sinan Paşa
hazretleri cümle vüzerâ-i ‘izâm hazerâtıyla ale’s-seher gelüp, kuşluk zemanına
dek İstanbul kal’a kapularına tenbîh u te’kîd buyurılup ve kethüdâsı ve
ağalarıve sâir hüddâmı der-zencîr habs olunupniçesine nâ-hakk bî-cürm ü günah
işkenceler olundı. Mezâlim-i vebâllere nihâyet olmayup, ilçi kâfirlerine dahı
sirâyet eyledi. Yeniçeri ağası Mahmud Ağa çok ihtimâm eyleyüp bulunmadı. Âhir-i
kâr Yeni-bağçe kurbunda Hisâr-peçe burclarında ol kâtil hidmetkârlar mecrûhan
maktûl bulundı. Kırk günden sonra bu husûsda ukalâ deng u hayrân kaldılar.
Ekâbir ma’rifeti var dinildi. “
(Selânîkî, Târîh, 1281:270-271; 1999:1/226)
Selânîkî Târîhi’nde anlatılan bu hadise ve katillerin
bulunmasına gayret edilmesi dönemin sadrazamı Koca Sinan Paşa’nın Telhislerinde
de yer alır:
غیبت ایدنلری اله گتورمك آردنجه
اولاسن
و مظنّه اولنلری طوتلوب عرف
اولنه بهرحال
بیاضه گلمك گركدر
عرض بندۀ بیمقدار بودركه
سعادتلو پادشاهم
صاغ اولسون بو گیجه یوسف پاشا
قوللرینڭ بر ایكی
خزینه اوغلانی اتّفاق ایدوب
غافلاً یاتدوغی یرده
اوروب قتل ایلمشلر. انّا لله و
انّا الیه راجعون
دولتلو پادشاهمز صاغ اولسون.
كندونڭ قپوجیلر
كتخداسی بویله اولدوغن اعلام
ایدوب
و اول ایكی اوغلان غیبت
ایلدوگن خبر ویردی. سوباشی
قوللرینه تنبیه
اولنوب طرف طرف آراتمق اوزره د
ر. د خی آد ملر
پراكنده اولوب سعی و اهتمام
اولنمق اوزره د ر.
اول غیبت اید ن اوغلا نلرد ن
غیری ما عدا ایچ
اوغلا نلرینڭ بللو باشلو
اولنلری د خی طوتوب
بر طریقله سؤآل و تفحص اولنمق
لازمدر. امر
شریفلریله لازم اولان طوتلوب
گورلمك
بابنده فرمان پادشاهمڭدر
“ Rh 25 (171)
Gaybet idenleri ele getürmek ardınca olasın ve
mazinne olanları tutulup ‘örf oluna. Beherhâl beyâza gelmek gerekdür.
Arz-ı Bende-i bî-mikdâr budur ki,
Sa’âdetlu pâdişâhım sağ olsun. Bu gice Yusuf Paşa
kullarının bir iki hazîne oğlanı ittifâk idüp gâfilen yatduğı yerde urup katl
eylemişler. انّا لله و انّا الیه راجعون
İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Râci’ûn (Kur’ân-ı Kerîm, Bakara:156).
Devletlu pâdişâhımız sağ olsun. Kendünin kapucılar kethudâsı böyle olduğın
i’lâm idüp ve ol iki oğlan gaybet eyledügin haber virdi.Subaşı kullarına tenbîh
olunup taraf taraf aratmak üzredir. Dahı âdemler perâkende olup sa’y u ihtimâm
olunmak üzredir. Ola gaybet iden oğlanlardan gayri mâadâ iç oğlanlarının bellu
başlu olanları dahı tutup, bir tarîkle suâl ve tefahhus olunmak lâzımdır. Emr-i
şerîfleriyle lâzım olan tutulup görülmek bâbında fermân pâdişâhımındur. “ (Koca
Sinan Paşa’nın Telhisleri, 2004:T.171(S.215), Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan
Köşkü 1951:144a)
Payzen Yusuf Paşa’nın türbesi, devrinin mimâri tarzında
kesme taştan büyükçe kubbeli üç büyük pencereli, pencerelerimermer söveli ve
kemerler sivri kemerli olup, bu pencerelerin sağ tarafında giriş kapısı
bulunmaktaydı. Türbe içinde ise üstüvâni şeklinde kalın ve kitâbesiz iki mezar
taşı bulunmaktaydı. Bu türbe 1310/1894 depreminde büyük hasar görüp, kubbesi
çökmüş, harap ve metruk bir hale geldiğinden virân türbe olarak anılmıştır.
Harap haldeki bu türbe 1339/1923 Kasımındaki yol açma çalışmasında, tamamen
yıkılıp ortadan kaldırılmış, türbe içindeki lahit ve mezar şahideleri, Revânî
Çelebî camiinin avlusuna taşınmıştır.
(Mehmed Ziyâ, 1336-1928:2/53-54; Eyice, 1972:152-153)
1941-42 yıllarında ise, Atatürk Bulvarı’nın açılması
çalışmalarında Revânî Çelebî camiinin harabesi ile birlikte bu lahit ve mezar
şahideleri de tamamen izi kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmışlardır. (Eyice,
1972:152-153; Eminönü Camileri, 1987:160-161)
[1] Ayas Paşa, Sinan Paşa’nın ağabeyi olup, Erzurum
Beylerbeyi olmuştur. 961 tarihindeki İran seferinde bulunmuştur. Ayrıca
beylerbeyi iken Safevî hükümdarı Şah Tahmasb’ın vükelâsına gönderdiği mektup
ile meşhurdur. Bu mektup metni Peçevî tarihinde dercedilmiştir. (Peçevî,
1283:2:322-325). Şehzâde Bayezid vak’asında Şehzâde’nin askerlerinin yolunu
kesmediği, hatta onların atlarının nal ve çivi ihtiyacını karşıladığı
töhmetiyle Şehzade Selim’in padişah’a arzıyla bu pek şecî olan paşa
katlettirildi. Koca Sinan Paşa ile Sokollu Mehmed Paşa arasındaki adavetin
kaynağının bu hadise olduğu kaydedilmektedir. (Peçevî, Tarih, 1283:1/394,
II/16)
[2] Payzen Yusuf Paşa’nın katli 998 senesinde vâki olup,
Ayvansarâyînin, 993 senesi kaydı zuhul eseri olsa gerek.
Kosova-Kaçanik'te Sinan Paşa Cami-i Şerifi
Koca Sinan Paşa'nın Eski İstanbul Karpostallarına Türbesi Ve Külliyesi
Koca Sinan Paşa'nın Divanyolu'ndaki Türbesi Ve Külliyesi
Sinan Paşa'nın Okmeydanı'ndaki Camii
Yemen San'a'da Koca Sinan Paşa Camii Ve Külliyesi
Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinden Varaklar Topkapı Sarayı, Revan
Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinde Payzen Yusuf Paşa'nın Öldürülmesi Ve Katillerinin Bulunması İle İlgili Bölüm.
Ahırkapı Civarında Topkapı sarayı Sur Üzerinde Sinan Paşa (İncili) Köşk Ve Çeşmesi
Osmanlı Devletinde Arnavut sadrazamlar-5:
Müfid Yüksel
Koca Sinan Paşa:
Beş def’a sadrazamlık mevkiine gelmiş olup, Yemen Fatihi
ünvanını almıştır. Kardeşi Ayas Paşa[1] gibi Arnavut devşirmesidir.
Çaşnigirbaşılktan sancakbeyliğine yükselmiştir. Malatya sancak beyliği, Halep
beylerbeyliği ve Mısır valiliği yapmıştır. 976 tarihinde Yemen’de Zeydi İmam
Mutahhar’ın ayaklanması baş gösterdiğinden bu ayaklanmayı bastırmakla Şam
Valisi Lala Mustafa Paşa vazifelendirilmiş ancak asker ve paranın ekseriyetle
Mısır’dan tedariki lüzumu hasıl olduğundan, Mısır’da vaki divanda Lala Mustafa
Paşa ile ihtilafa düşmüş bunun üzerine, Sinan Paşa bu sefere memur edilmiştir.
Ordu teşkil edip, Yemen’e yürüyen Sinan Paşa Mutahhar’ın elindeki kaleleri bir
bir alarak Yemen Fatihi ünvanına layık görülmüştür. Yine o sıralarda
İspanyollar Tunus ve Halku’l-Vâd kalelerine tasallut edip zabteylediğinden
buraları da almaya memur edilerek Kapudan-ı Derya Kılıç Ali Paşa ile birlikte
düzenlediği 33 günlük seferde buraları istirdad ederek Tunus Fatihi diye de
anılmıştır. Koca Sinan Paşa ayrıca İran seferlerinde de bulunmuştur.
Beş kez sadrazamlık makâmını ihraz eden Koca Sinan Paşa şu
devrelerde sadrazam olmuştur.
İlk Sadrazamlığı Arnavut Ahmed Paşa’nın ölümü üzerine 988
Rebi’ulevvelinde vâkî olmuştur. Yaklaşık iki yıl sadaret makamında kalan Sinan
Paşa 990 Zilhiccesinde azledilerek, Malkara’da mecbiri ikmete tabi tutulmuştur.
Dört sene süren bu ma’zuliyet devrinin ardından 994 yılı zilhiccesinde Şam-ı
eyaleti valiliği ile taltif edilmiştir. 997’de ise Siyavuş Paşa’nın azli ile
ikinci def’a sadrazamlık mevkiini ihraz etmiştir. Bu ikinci sadaretinde
herhangi bir muvaffakiyeti müşahade olunmadığından 999 senesi 11 şevvalinde
tekrar makamından azledilerek yine Malkara’ya icla olunmuştur. Ancak, 1001
senesi Rebi’ulahirinde Siyavuş Paşa’nın yeniden azliyle, üçüncü kez sadaret
mevkiine getirilmiştir. Bu sadareti esnasında ise Macar seferi vuku bulmakla bu
seferde serdar olarak tayin olunmuş, bazı yerlerin zabtına ve Osmanlı
topraklarına katılmasına muvaffak olmuştur.
1003 Tarihi Cemazielulasında, Sultan Murad-ı Salis’in vefat
edip, yerine sultan III. Mehmed’in cülusu akabinde, selefi ve rakibi Ferhad
Paşa’nın yeni sultanı ikna etmesi ile sadaret makamından üçüncü kez azlolunarak
yine Malkara kazasına ikamete mecbur bırakılmıştır. Yerine tekrar Ferhad Paşa
sadrazam olmuştur. Azil ve sürgün haberini Belgrad’dan İstanbul’a gelir iken
alan Sinan Paşa’nın bu seferki ma’zuliyet ve sürgün dönemi 5 ay sürer. Aynı
senenin Şevval ayında (29 Şevval 1003) Cigalizade Sinan Paşa, Şeyhülislam
Bostanzade Abdullah Efendi ve Şair Kaıasker meşhur Baki Efendi’nin garetleriyle
dördüncü kez sadaret makamına getirilir. Bu kez rakiplerini tasfiye etme
fırsatı yakalayan Koca Sinan Paşa en güçlü rakibi ve kendisi gibi Arnavut olan
Ferhad Paşa’yı Eflak Voyvodası Mikhal ile gizli alaka içerisinde olduğu
iddiasını ortaya atarak katlettirir. Bu seferki sadareti esnasında Avusturya
seferlerine devam eden Sinan Paşa oğlu Mehmed Paşa’yı da Macaristan seferine
serdar olarak tayimn ettirir. Kendisi ordu ile Eflak’a yürüyen Sinan Paşa bu
seferlerde başarısız olarak hüsrana uğrar. Estergonkalesinin dahi elden
çıkmasına sebep olur. Bu yüzden son kez sdrazamlıktan azledilerek (16
Rebiülevvel 1004) yine Malkara’ya gönderildi. Ancak bu son ma’zuliyeti 12 gün
sürer. Ancak azlinin onuncu gününde yerine geçen Lala Mehmed Paşa Şirpençe
hastalığından kurtulamayarak vefat eder. 28 Rebiülevvel 1004 tarihinde beşinci
kez sadrazam olur. Son sadrazamlığı dört ay sürer. Bu sırada padişah III.
Mehmed’i Estergon seferine ikna eder. Bu sırada hastalana Sinan Paşa 5 Şa’ban
1004/4 Nisan 1596’da vefat eder. Hadikatu’l-Vüzera’ya göre bu sırada yaşı 90’ı
aşkınmış. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271: 37) . Sinan Paşa kendi hayratı
olan Divanyolu’ndaki medresesindeki türbesinde medfundur.
Osmanzade Taib Efendi tarafından “Pir-i pür-mekr u kin”
olarak nitelendirilen. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271:37) Sinan Paşa aynı
zamanda çok servet sahibi olup, Osmanl imparatorluğunun çeşitli yerlerinde bir
hayli hayratı vardır.
Bunlar Meyanında Üsküdar Ve Okmeydanı’nda birer Camii
vardır:
Üsküdar’daki Camii kaymakamlık arkasındaki semtte yer
almaktadır. Camiin kitabesi zamanımıza ulaşmadığından inşa tarihi tesbit
edilememektedir. Ancak mimarı Mimar Davud Ağa’dır. Cami moloz taş ve tuğla ile
yapılmış, almaşık örgülü ve ahşap çatılıdır. Cami 1935 yılında kadro harici
bırakılmış ve kısa zamanda harap hale gelerek, çatısı yanmış, son cemaat yeri
yıkılmış, döt duvar kalmıştır. 1975 yılında ise, bazı gazetelerdeki yayın
üzerine hayır sahiplerinin de yardımı ile vakıflar tarfından yeniden şimdiki haliyle
inşa edilmiştir. Halen ibadete açıktır. Camiin kıble tarafına düşen hazirede
Sinan Paşa’nın 1014 tarihinde vüzeradan iken İstanbul’da katledilen Mehmed
Paşa’nın kabri vardır. Lahit şeklindeki kabrin dolama sikkeli şahidesi kitabe
ve tarihten hâlidir. Bu mehmed Paşa hakkında Ayvansarâyî şunları
nakletmektedir:
“Sinan Paşazâde Mehemmed Paşa: Vüzerâdan iken İstanbul’da
ihzâr ve katl olunup, Huzûr حضور
sene 1014 târihi Rebî’u’l-Âhirin beşinci günü pederi cami’i mezâristânında defn
olundu. Kabri ‘örf ile müzeyyendir. “ Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:43)
Okmeydanı’daki camii ise 987 tarihinde Mimar Sinan’a
yaptırılmıştır. Camiin inşa kitâbesi şu şekildedir:
صاحب الخیرات اولان سنان پاشا
ناصرالدین خالص النیّت
قیلدی بو جامع شریفی بنا
كه اوله جمع جامع امّت
آخرتده شفیعی اوله رسول
بونده ایدن اقامت سنّت
هاتف غیب دیدی تاریخ
بیت هادی و قبلۀ حاجت
تمّ الجامع فی سنة سبع وثمانین
وتسعمأة
Sâhibu’l-Hayrât olan Sinân Paşa
Nâsiru’d-dîn Hâlisu’n-niyyet
Kıldı bu câmi’-i şerîfi binâ
Ki ola cem’ Câmi’-i ümmet
Âhiretde şefî’i ola Resûl
Bunda iden ikâmet-i sünnet
Hâtif-i Gayb didi târîh
Beyt-i Hâdî ve kıble-i hâcet
Temme’l-Câmi’ Fi Seneti Seb’a Ve Semânîn Ve Tis’amiet
987
Bu cami 1940’lı yıllarda kadro harici bırakılıp harap
olmaya yüz tuttuğundan ve gecekondu işgaline uğradığından, gayet müzeyyen olan
şadırvanı buradan sökülerek Beyoğlu Ağa Camii avlusuna nakledilmiş olup, halen
oradadır. (Konyalı Arşivi, No:168, 599)
Uzun yıllar dört duvar halinde kala cami 80’li yılların
sonlarında hayırseverlerin teşebbüsü ile yeniden ihya olunmuştur.
Sinan Paşa’nın bundan başka, Divanyolu’nda türbesinde
gömülü olduğu medresesi, yine Draman-Fethiye Camii karşısında medresesi; Dimyat
(Mısır), Yemen, Filibe ve Selanik’te birer Camii; Kosova Kaçanik’te Cami ve
medresesi; Karaman ve Priştina’da birer hamamı ile Bursa, Mihaliç, Halep, Van,
Şam Ve Trablus’ta vakıfları vardır. Topkapı Sarayı sahilinde iki köşk
yaptırmış. Bunlardan ünlü İncili Köşkü Padişah III. Murad’a hediye etmiştir.
Son derce san’atlı ve müzeyyen yapılan bu köşkle ilgili Osmanlı tarih kaynakların
çok fazla övgüye rastlanmaktadır. Köşk bugün yıkılmış olup, sadece kargir
temelleri kalmıştır. Bu temellerin denize bakan tarafında halen bir çeşme de
mevcut olup, dökülmeye yüz tutmuş 997 tarihli kitabesi şu şekildedir:
بحمدالله كه سلطان ابن سلطان
شه عادل مراد بن سلیم خان
ایدوب دنیایی عدلیله معمّر
یدی اقلیمی قلدی هپ مسخّر
سنان پاشایا ایدوب أمر عالی
بنا ایتدی بو قصر بی مثالی
تصرّفلر قلوب معماری داود
نیجه صنعتلر ایتدی آنده موجود
ایچوب بو چشمه دن بآی گدالر
ایدهلر شاه دورانه دعالر
چو جاری اولدی بو عین روال بخش
دیدی تاریخی ساعی ماء جان بخش
٩٩٧
Bihamdillah ki Sultân İbn Sultân
Şeh-i Âdil Murâd Bin Selîm Hân
İdüp dünyayı ‘adliyle mu’ammer
Yedi iklimi kıldı hep musahhar
Sinân Paşa’ya idüp emr-i âlî
Binâ itdi bu kasr-ı bî misâli
Tasarruflar kılup mi’mârı Dâvud
Nice san’atler itdi ânda mevcûd
İçüp bu çeşmeden bây u gedâlar
İdeler şâh-ı devrâna duâlar
Çû cârî oldı bu ‘ayn-ı revân-bahş
Dedi târîhi Sâ’î mâ-ı can-bahş
997
Koca Sinan Paşa aynı zamanda “Telhsler” i ile ünlü olup, bu
telhislerinin kütüphanelerimizde üç nüshası bulunmaktadır:
Topkapı Sarayı Kütüphanesi Revan Köşkü Yazmaları No:1243 Ve
1251
Süleymaniye (Es’ad Efendi) Kütüphanesi No: 2236
Payzen Yusuf Paşa’nın Katli Ve Türbesi
“ Payzen Yusuf Paşa Mescidi Der Kurb-ı Sarâchâne
Payzen Yusuf Paşa Mescid-i mezburun bânîsi olub kendi dahi Revânî
mescidi ittisâlinde mahsus türbede medfundur. Bin tarihi ricâlindendir.
Gulâmı yedinde şehîd olmuşdur. Mahallesi yokdur.
(Ayvansarâyî, Hadîka, 1281:1/58; Galitekin Neşri, 2001:98)
“Payzen Yusuf Paşa: Vüzerâdan iken ماتم اتقیاءMâtem-i Etkiyâ sene 993[2] târîhinde gılmânı
yedinde şehîd olup Kırkçeşme kurbunda Revânî Çelebî Câmi’i ittisâlinde
müstakil türbede medfûndur. Sarrâchâne kolluğu arzında bir mescidi vardır.”
(Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:15)
Daha önce Timeşvâr Beğlerbeğisi iken, 995 senesi
Rebîuelevveli sonlarında Vezir Ali Paşa’nın azli üzerine Budîn
Beğlerbeğisi olan Payzen Yusuf Paşa, bu senenin Ramazan-ı şerîfi sonlarında
Nemçe serhaddinde Nemçelilerin ani baskınına karşı, atak davranarak yine ani
bir baskınla cevap verip düşmanı bozguna uğratmıştır. Bu savaşta beş-altıyüz
kadar Nemçe askeri telef edilmiştir. (Selânîkî, Târih, 1281:219, 227-228; 1999:
1/181,189)
Yusuf Paşa, hizmetkâr ve uşaklarına bir hayli sert
davrandığından iki hizmetkârı tarafından 998 zilka’desinde bir gece uykuda iken
hançerlenerek katledilir. Yusuf Paşa’nın katli hadisesi Selânîkî Târîhi’nde şu
suretle anlatılır:
“ Nâgehânî Yusuf Paşa Kulları Evinde Helâk idüldüğidir
Takdîr-i Rabbânî ve kazâ-i Yezdânî yetişüp emr-i İlâhî ile
Kırk Çeşme kurbunda evleri olan, Vezîr Yusuf Paşa hazretleri ekser eyyâmda
hidmetkâr ve emekdârlarını te’dîb itmek lâzım geldükde hadden ziyâde eyleyüp,
ifrât üzre olduğı ma’lûm-ı ‘âlemdür. Bir şeb nâgehânî gâhî içerü hareminde
yatmayup taşrada yatmak olurmış. Bir niçe kötek yemiş nevbetçi iç-oğlanı Paşa
uyudukda beklemek âdetleri olmağın âdetleri üzre Paşa hazretleri vird ü zikrin
tamâm idüp firâşında râhata varduğı gibi cinâyet ü hıyânet kasd idüp, iki nefer
tevânâ hidmetkârlar hançer-i ser-tîz ile işin bitürüp, şehîd iderler. رحمة الله علیه Rahmetullahi Aleyh. Merhûm evi civârında
Revânî mescidi hareminde medfûn olup, üstüne türbe yapıldı. Fi şehri zilka’de
sene 998.
Ve cümle hüddâm ve etbâ’ından kimsenün haber ü âgâhı yok,
seher vaktinde ma’lûm olur. Kırk Çeşme cânibine açılur muhkem kilidlu olan kapu
açılmış, ancak heman ol iki hidmetkâr gaybet eylemişler. Vezîria’zam Sinan Paşa
hazretleri cümle vüzerâ-i ‘izâm hazerâtıyla ale’s-seher gelüp, kuşluk zemanına
dek İstanbul kal’a kapularına tenbîh u te’kîd buyurılup ve kethüdâsı ve
ağalarıve sâir hüddâmı der-zencîr habs olunupniçesine nâ-hakk bî-cürm ü günah
işkenceler olundı. Mezâlim-i vebâllere nihâyet olmayup, ilçi kâfirlerine dahı
sirâyet eyledi. Yeniçeri ağası Mahmud Ağa çok ihtimâm eyleyüp bulunmadı. Âhir-i
kâr Yeni-bağçe kurbunda Hisâr-peçe burclarında ol kâtil hidmetkârlar mecrûhan
maktûl bulundı. Kırk günden sonra bu husûsda ukalâ deng u hayrân kaldılar.
Ekâbir ma’rifeti var dinildi. “
(Selânîkî, Târîh, 1281:270-271; 1999:1/226)
Selânîkî Târîhi’nde anlatılan bu hadise ve katillerin
bulunmasına gayret edilmesi dönemin sadrazamı Koca Sinan Paşa’nın Telhislerinde
de yer alır:
غیبت ایدنلری اله گتورمك آردنجه
اولاسن
و مظنّه اولنلری طوتلوب عرف
اولنه بهرحال
بیاضه گلمك گركدر
عرض بندۀ بیمقدار بودركه
سعادتلو پادشاهم
صاغ اولسون بو گیجه یوسف پاشا
قوللرینڭ بر ایكی
خزینه اوغلانی اتّفاق ایدوب
غافلاً یاتدوغی یرده
اوروب قتل ایلمشلر. انّا لله و
انّا الیه راجعون
دولتلو پادشاهمز صاغ اولسون.
كندونڭ قپوجیلر
كتخداسی بویله اولدوغن اعلام
ایدوب
و اول ایكی اوغلان غیبت
ایلدوگن خبر ویردی. سوباشی
قوللرینه تنبیه
اولنوب طرف طرف آراتمق اوزره د
ر. د خی آد ملر
پراكنده اولوب سعی و اهتمام
اولنمق اوزره د ر.
اول غیبت اید ن اوغلا نلرد ن
غیری ما عدا ایچ
اوغلا نلرینڭ بللو باشلو
اولنلری د خی طوتوب
بر طریقله سؤآل و تفحص اولنمق
لازمدر. امر
شریفلریله لازم اولان طوتلوب
گورلمك
بابنده فرمان پادشاهمڭدر
“ Rh 25 (171)
Gaybet idenleri ele getürmek ardınca olasın ve
mazinne olanları tutulup ‘örf oluna. Beherhâl beyâza gelmek gerekdür.
Arz-ı Bende-i bî-mikdâr budur ki,
Sa’âdetlu pâdişâhım sağ olsun. Bu gice Yusuf Paşa
kullarının bir iki hazîne oğlanı ittifâk idüp gâfilen yatduğı yerde urup katl
eylemişler. انّا لله و انّا الیه راجعون
İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Râci’ûn (Kur’ân-ı Kerîm, Bakara:156).
Devletlu pâdişâhımız sağ olsun. Kendünin kapucılar kethudâsı böyle olduğın
i’lâm idüp ve ol iki oğlan gaybet eyledügin haber virdi.Subaşı kullarına tenbîh
olunup taraf taraf aratmak üzredir. Dahı âdemler perâkende olup sa’y u ihtimâm
olunmak üzredir. Ola gaybet iden oğlanlardan gayri mâadâ iç oğlanlarının bellu
başlu olanları dahı tutup, bir tarîkle suâl ve tefahhus olunmak lâzımdır. Emr-i
şerîfleriyle lâzım olan tutulup görülmek bâbında fermân pâdişâhımındur. “ (Koca
Sinan Paşa’nın Telhisleri, 2004:T.171(S.215), Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan
Köşkü 1951:144a)
Payzen Yusuf Paşa’nın türbesi, devrinin mimâri tarzında
kesme taştan büyükçe kubbeli üç büyük pencereli, pencerelerimermer söveli ve
kemerler sivri kemerli olup, bu pencerelerin sağ tarafında giriş kapısı
bulunmaktaydı. Türbe içinde ise üstüvâni şeklinde kalın ve kitâbesiz iki mezar
taşı bulunmaktaydı. Bu türbe 1310/1894 depreminde büyük hasar görüp, kubbesi
çökmüş, harap ve metruk bir hale geldiğinden virân türbe olarak anılmıştır.
Harap haldeki bu türbe 1339/1923 Kasımındaki yol açma çalışmasında, tamamen
yıkılıp ortadan kaldırılmış, türbe içindeki lahit ve mezar şahideleri, Revânî
Çelebî camiinin avlusuna taşınmıştır.
(Mehmed Ziyâ, 1336-1928:2/53-54; Eyice, 1972:152-153)
1941-42 yıllarında ise, Atatürk Bulvarı’nın açılması
çalışmalarında Revânî Çelebî camiinin harabesi ile birlikte bu lahit ve mezar
şahideleri de tamamen izi kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmışlardır. (Eyice,
1972:152-153; Eminönü Camileri, 1987:160-161)
[1] Ayas Paşa, Sinan Paşa’nın ağabeyi olup, Erzurum
Beylerbeyi olmuştur. 961 tarihindeki İran seferinde bulunmuştur. Ayrıca
beylerbeyi iken Safevî hükümdarı Şah Tahmasb’ın vükelâsına gönderdiği mektup
ile meşhurdur. Bu mektup metni Peçevî tarihinde dercedilmiştir. (Peçevî,
1283:2:322-325). Şehzâde Bayezid vak’asında Şehzâde’nin askerlerinin yolunu
kesmediği, hatta onların atlarının nal ve çivi ihtiyacını karşıladığı
töhmetiyle Şehzade Selim’in padişah’a arzıyla bu pek şecî olan paşa
katlettirildi. Koca Sinan Paşa ile Sokollu Mehmed Paşa arasındaki adavetin
kaynağının bu hadise olduğu kaydedilmektedir. (Peçevî, Tarih, 1283:1/394,
II/16)
[2] Payzen Yusuf Paşa’nın katli 998 senesinde vâki olup,
Ayvansarâyînin, 993 senesi kaydı zuhul eseri olsa gerek.
Kosova-Kaçanik'te Sinan Paşa Cami-i Şerifi
Koca Sinan Paşa'nın Eski İstanbul Karpostallarına Türbesi Ve Külliyesi
Koca Sinan Paşa'nın Divanyolu'ndaki Türbesi Ve Külliyesi
Yemen San'a'da Koca Sinan Paşa Camii Ve Külliyesi
Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinden Varaklar Topkapı Sarayı, Revan
Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinde Payzen Yusuf Paşa'nın Öldürülmesi Ve Katillerinin Bulunması İle İlgili Bölüm.
Ahırkapı Civarında Topkapı sarayı Sur Üzerinde Sinan Paşa (İncili) Köşk Ve Çeşmesi
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Yorumlar
Yorum Gönder