Osmanlı Devletinde Arnavut Sadrazamlar-5:Koca Sinan Paşa





     



Osmanlı Devletinde Arnavut sadrazamlar-5:

 

Müfid Yüksel

 

Koca Sinan Paşa:

 

Beş def’a sadrazamlık mevkiine gelmiş olup, Yemen Fatihi ünvanını almıştır. Kardeşi Ayas Paşa[1] gibi Arnavut devşirmesidir. Çaşnigirbaşılktan sancakbeyliğine yükselmiştir. Malatya sancak beyliği, Halep beylerbeyliği ve Mısır valiliği yapmıştır. 976 tarihinde Yemen’de Zeydi İmam Mutahhar’ın ayaklanması baş gösterdiğinden bu ayaklanmayı bastırmakla Şam Valisi Lala Mustafa Paşa vazifelendirilmiş ancak asker ve paranın ekseriyetle Mısır’dan tedariki lüzumu hasıl olduğundan, Mısır’da vaki divanda Lala Mustafa Paşa ile ihtilafa düşmüş bunun üzerine, Sinan Paşa bu sefere memur edilmiştir. Ordu teşkil edip, Yemen’e yürüyen Sinan Paşa Mutahhar’ın elindeki kaleleri bir bir alarak Yemen Fatihi ünvanına layık görülmüştür. Yine o sıralarda İspanyollar Tunus ve Halku’l-Vâd kalelerine tasallut edip zabteylediğinden buraları da almaya memur edilerek Kapudan-ı Derya Kılıç Ali Paşa ile birlikte düzenlediği 33 günlük seferde buraları istirdad ederek Tunus Fatihi diye de anılmıştır. Koca Sinan Paşa ayrıca İran seferlerinde de bulunmuştur. 

 

Beş kez sadrazamlık makâmını ihraz eden Koca Sinan Paşa şu devrelerde sadrazam olmuştur.

 

İlk Sadrazamlığı Arnavut Ahmed Paşa’nın ölümü üzerine 988 Rebi’ulevvelinde vâkî olmuştur. Yaklaşık iki yıl sadaret makamında kalan Sinan Paşa 990 Zilhiccesinde azledilerek, Malkara’da mecbiri ikmete tabi tutulmuştur. Dört sene süren bu ma’zuliyet devrinin ardından 994 yılı zilhiccesinde Şam-ı eyaleti valiliği ile taltif edilmiştir. 997’de ise Siyavuş Paşa’nın azli ile ikinci def’a sadrazamlık mevkiini ihraz etmiştir. Bu ikinci sadaretinde herhangi bir muvaffakiyeti müşahade olunmadığından 999 senesi 11 şevvalinde tekrar makamından azledilerek yine Malkara’ya icla olunmuştur. Ancak, 1001 senesi Rebi’ulahirinde Siyavuş Paşa’nın yeniden azliyle, üçüncü kez sadaret mevkiine getirilmiştir. Bu sadareti esnasında ise Macar seferi vuku bulmakla bu seferde serdar olarak tayin olunmuş, bazı yerlerin zabtına ve Osmanlı topraklarına katılmasına muvaffak olmuştur.

 

1003 Tarihi Cemazielulasında, Sultan Murad-ı Salis’in vefat edip, yerine sultan III. Mehmed’in cülusu akabinde, selefi ve rakibi Ferhad Paşa’nın yeni sultanı ikna etmesi ile sadaret makamından üçüncü kez azlolunarak yine Malkara kazasına ikamete mecbur bırakılmıştır. Yerine tekrar Ferhad Paşa sadrazam olmuştur. Azil ve sürgün haberini Belgrad’dan İstanbul’a gelir iken alan Sinan Paşa’nın bu seferki ma’zuliyet ve sürgün dönemi 5 ay sürer. Aynı senenin Şevval ayında (29 Şevval 1003) Cigalizade Sinan Paşa, Şeyhülislam Bostanzade Abdullah Efendi ve Şair Kaıasker meşhur Baki Efendi’nin garetleriyle dördüncü kez sadaret makamına getirilir. Bu kez rakiplerini tasfiye etme fırsatı yakalayan Koca Sinan Paşa en güçlü rakibi ve kendisi gibi Arnavut olan Ferhad Paşa’yı Eflak Voyvodası Mikhal ile gizli alaka içerisinde olduğu iddiasını ortaya atarak katlettirir. Bu seferki sadareti esnasında Avusturya seferlerine devam eden Sinan Paşa oğlu Mehmed Paşa’yı da Macaristan seferine serdar olarak tayimn ettirir. Kendisi ordu ile Eflak’a yürüyen Sinan Paşa bu seferlerde başarısız olarak hüsrana uğrar. Estergonkalesinin dahi elden çıkmasına sebep olur. Bu yüzden son kez sdrazamlıktan azledilerek (16 Rebiülevvel 1004) yine Malkara’ya gönderildi. Ancak bu son ma’zuliyeti 12 gün sürer. Ancak azlinin onuncu gününde yerine geçen Lala Mehmed Paşa Şirpençe hastalığından kurtulamayarak vefat eder. 28 Rebiülevvel 1004 tarihinde beşinci kez sadrazam olur. Son sadrazamlığı dört ay sürer. Bu sırada padişah III. Mehmed’i Estergon seferine ikna eder. Bu sırada hastalana Sinan Paşa 5 Şa’ban 1004/4 Nisan 1596’da vefat eder. Hadikatu’l-Vüzera’ya göre bu sırada yaşı 90’ı aşkınmış. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271: 37) . Sinan Paşa kendi hayratı olan Divanyolu’ndaki medresesindeki türbesinde medfundur.

 

Osmanzade Taib Efendi tarafından “Pir-i pür-mekr u kin” olarak nitelendirilen. (Osmanzade Taib Efendi, Hadika; 1271:37) Sinan Paşa aynı zamanda çok servet sahibi olup, Osmanl imparatorluğunun çeşitli yerlerinde bir hayli hayratı vardır.

 

Bunlar Meyanında Üsküdar Ve Okmeydanı’nda birer Camii vardır:

 

Üsküdar’daki Camii kaymakamlık arkasındaki semtte yer almaktadır. Camiin kitabesi zamanımıza ulaşmadığından inşa tarihi tesbit edilememektedir. Ancak mimarı Mimar Davud Ağa’dır. Cami moloz taş ve tuğla ile yapılmış, almaşık örgülü ve ahşap çatılıdır. Cami 1935 yılında kadro harici bırakılmış ve kısa zamanda harap hale gelerek, çatısı yanmış, son cemaat yeri yıkılmış, döt duvar kalmıştır. 1975 yılında ise, bazı gazetelerdeki yayın üzerine hayır sahiplerinin de yardımı ile vakıflar tarfından yeniden şimdiki haliyle inşa edilmiştir. Halen ibadete açıktır. Camiin kıble tarafına düşen hazirede Sinan Paşa’nın 1014 tarihinde vüzeradan iken İstanbul’da katledilen Mehmed Paşa’nın kabri vardır. Lahit şeklindeki kabrin dolama sikkeli şahidesi kitabe ve tarihten hâlidir. Bu mehmed Paşa hakkında Ayvansarâyî şunları nakletmektedir:

 

“Sinan Paşazâde Mehemmed Paşa: Vüzerâdan iken İstanbul’da ihzâr ve katl olunup, Huzûr  حضور  sene 1014 târihi Rebî’u’l-Âhirin beşinci günü pederi cami’i mezâristânında defn olundu. Kabri ‘örf ile müzeyyendir. “ Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:43)

 

Okmeydanı’daki camii ise 987 tarihinde Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Camiin inşa kitâbesi şu şekildedir:

 

صاحب الخیرات اولان سنان پاشا

ناصرالدین خالص النیّت

قیلدی بو جامع شریفی بنا

كه اوله جمع جامع امّت

آخرتده شفیعی اوله رسول

بونده ایدن اقامت سنّت

هاتف غیب دیدی تاریخ

بیت هادی و قبلۀ حاجت

 

تمّ الجامع فی سنة سبع وثمانین وتسعمأة

 

Sâhibu’l-Hayrât olan Sinân Paşa

Nâsiru’d-dîn Hâlisu’n-niyyet

Kıldı bu câmi’-i şerîfi binâ

Ki ola cem’ Câmi’-i ümmet

Âhiretde şefî’i ola Resûl

Bunda iden ikâmet-i sünnet

Hâtif-i Gayb didi târîh

Beyt-i Hâdî ve kıble-i hâcet

 

Temme’l-Câmi’ Fi Seneti Seb’a Ve Semânîn Ve Tis’amiet

 

987

Bu cami 1940’lı yıllarda kadro harici bırakılıp harap olmaya yüz tuttuğundan ve gecekondu işgaline uğradığından, gayet müzeyyen olan şadırvanı buradan sökülerek Beyoğlu Ağa Camii avlusuna nakledilmiş olup, halen oradadır. (Konyalı Arşivi, No:168, 599)

 

Uzun yıllar dört duvar halinde kala cami 80’li yılların sonlarında hayırseverlerin teşebbüsü ile yeniden ihya olunmuştur.

Sinan Paşa’nın bundan başka, Divanyolu’nda türbesinde gömülü olduğu medresesi, yine Draman-Fethiye Camii karşısında medresesi; Dimyat (Mısır), Yemen, Filibe ve Selanik’te birer Camii; Kosova Kaçanik’te Cami ve medresesi; Karaman ve Priştina’da birer hamamı ile Bursa, Mihaliç, Halep, Van, Şam Ve Trablus’ta vakıfları vardır. Topkapı Sarayı sahilinde iki köşk yaptırmış. Bunlardan ünlü İncili Köşkü Padişah III. Murad’a hediye etmiştir. Son derce san’atlı ve müzeyyen yapılan bu köşkle ilgili Osmanlı tarih kaynakların çok fazla övgüye rastlanmaktadır. Köşk bugün yıkılmış olup, sadece kargir temelleri kalmıştır. Bu temellerin denize bakan tarafında halen bir çeşme de mevcut olup, dökülmeye yüz tutmuş 997 tarihli kitabesi şu şekildedir:

 

بحمدالله كه سلطان ابن سلطان

شه عادل مراد بن سلیم خان

ایدوب دنیایی عدلیله معمّر

یدی اقلیمی قلدی هپ مسخّر

سنان پاشایا ایدوب أمر عالی

بنا ایتدی بو قصر بی مثالی

تصرّفلر قلوب معماری داود

نیجه صنعتلر ایتدی آنده موجود

ایچوب بو چشمه دن بآی گدالر

ایدهلر شاه دورانه دعالر

چو جاری اولدی بو عین روال بخش

دیدی تاریخی ساعی ماء جان بخش

٩٩٧

 

Bihamdillah ki Sultân İbn Sultân

Şeh-i Âdil Murâd Bin Selîm Hân

İdüp dünyayı ‘adliyle mu’ammer

Yedi iklimi kıldı hep musahhar

Sinân Paşa’ya idüp emr-i âlî

Binâ itdi bu kasr-ı bî misâli

Tasarruflar kılup mi’mârı Dâvud

Nice san’atler itdi ânda mevcûd

İçüp bu çeşmeden bây u gedâlar

İdeler şâh-ı devrâna duâlar

Çû cârî oldı bu ‘ayn-ı revân-bahş

Dedi târîhi Sâ’î mâ-ı can-bahş

997

 

Koca Sinan Paşa aynı zamanda “Telhsler” i ile ünlü olup, bu telhislerinin kütüphanelerimizde üç nüshası bulunmaktadır:

 

Topkapı Sarayı Kütüphanesi Revan Köşkü Yazmaları No:1243 Ve 1251

Süleymaniye (Es’ad Efendi) Kütüphanesi No: 2236

 

Payzen Yusuf Paşa’nın Katli Ve Türbesi

 

“ Payzen Yusuf Paşa Mescidi Der Kurb-ı Sarâchâne

 

Payzen Yusuf Paşa Mescid-i mezburun bânîsi olub kendi dahi Revânî mescidi ittisâlinde mahsus türbede medfundur. Bin tarihi ricâlindendir. Gulâmı yedinde şehîd olmuşdur. Mahallesi yokdur.

(Ayvansarâyî, Hadîka, 1281:1/58; Galitekin Neşri, 2001:98)

 

“Payzen Yusuf Paşa: Vüzerâdan iken  ماتم اتقیاءMâtem-i Etkiyâ sene 993[2] târîhinde gılmânı yedinde şehîd olup Kırkçeşme kurbunda Revânî Çelebî Câmi’i ittisâlinde müstakil türbede medfûndur. Sarrâchâne kolluğu arzında bir mescidi vardır.” (Ayvansarâyî, Vefeyât, 1978:15)

 

Daha önce Timeşvâr Beğlerbeğisi iken, 995 senesi Rebîuelevveli sonlarında Vezir Ali Paşa’nın  azli üzerine Budîn Beğlerbeğisi olan Payzen Yusuf Paşa, bu senenin Ramazan-ı şerîfi sonlarında Nemçe serhaddinde Nemçelilerin ani baskınına karşı, atak davranarak yine ani bir baskınla cevap verip düşmanı bozguna uğratmıştır. Bu savaşta beş-altıyüz kadar Nemçe askeri telef edilmiştir. (Selânîkî, Târih, 1281:219, 227-228; 1999: 1/181,189)

 

Yusuf Paşa, hizmetkâr ve uşaklarına  bir hayli sert davrandığından iki hizmetkârı tarafından 998 zilka’desinde bir gece uykuda iken hançerlenerek katledilir. Yusuf Paşa’nın katli hadisesi Selânîkî Târîhi’nde şu suretle anlatılır:

 

“ Nâgehânî Yusuf Paşa Kulları Evinde Helâk idüldüğidir

 

Takdîr-i Rabbânî ve kazâ-i Yezdânî yetişüp emr-i İlâhî ile Kırk Çeşme kurbunda evleri olan, Vezîr Yusuf Paşa hazretleri ekser eyyâmda hidmetkâr ve emekdârlarını te’dîb itmek lâzım geldükde hadden ziyâde eyleyüp, ifrât üzre olduğı ma’lûm-ı ‘âlemdür. Bir şeb nâgehânî gâhî içerü hareminde yatmayup taşrada yatmak olurmış. Bir niçe kötek yemiş nevbetçi iç-oğlanı Paşa uyudukda beklemek âdetleri olmağın âdetleri üzre Paşa hazretleri vird ü zikrin tamâm idüp firâşında râhata varduğı gibi cinâyet ü hıyânet kasd idüp, iki nefer tevânâ hidmetkârlar hançer-i ser-tîz ile işin bitürüp, şehîd iderler. رحمة الله علیه Rahmetullahi Aleyh. Merhûm evi civârında Revânî mescidi hareminde medfûn olup, üstüne türbe yapıldı. Fi şehri zilka’de sene 998.

 

Ve cümle hüddâm ve etbâ’ından kimsenün haber ü âgâhı yok, seher vaktinde ma’lûm olur. Kırk Çeşme cânibine açılur muhkem kilidlu olan kapu açılmış, ancak heman ol iki hidmetkâr gaybet eylemişler. Vezîria’zam Sinan Paşa hazretleri cümle vüzerâ-i ‘izâm hazerâtıyla ale’s-seher gelüp, kuşluk zemanına dek İstanbul kal’a kapularına tenbîh u te’kîd buyurılup ve kethüdâsı ve ağalarıve sâir hüddâmı der-zencîr habs olunupniçesine nâ-hakk bî-cürm ü günah işkenceler olundı. Mezâlim-i vebâllere nihâyet olmayup, ilçi kâfirlerine dahı sirâyet eyledi. Yeniçeri ağası Mahmud Ağa çok ihtimâm eyleyüp bulunmadı. Âhir-i kâr Yeni-bağçe kurbunda Hisâr-peçe burclarında ol kâtil hidmetkârlar mecrûhan maktûl bulundı. Kırk günden sonra bu husûsda ukalâ deng u hayrân kaldılar. Ekâbir ma’rifeti var dinildi. “

(Selânîkî, Târîh, 1281:270-271; 1999:1/226)

 

Selânîkî Târîhi’nde anlatılan bu hadise ve katillerin bulunmasına gayret edilmesi dönemin sadrazamı Koca Sinan Paşa’nın Telhislerinde de yer alır:

 

غیبت ایدنلری اله گتورمك آردنجه اولاسن 

و مظنّه اولنلری طوتلوب عرف اولنه بهرحال

بیاضه گلمك گركدر

 

عرض بندۀ بیمقدار بودركه سعادتلو پادشاهم

صاغ اولسون بو گیجه یوسف پاشا قوللرینڭ بر ایكی

خزینه اوغلانی اتّفاق ایدوب غافلاً یاتدوغی یرده

اوروب قتل ایلمشلر. انّا لله و انّا الیه راجعون

دولتلو پادشاهمز صاغ اولسون. كندونڭ قپوجیلر

كتخداسی بویله اولدوغن اعلام ایدوب

و اول ایكی اوغلان غیبت

ایلدوگن خبر ویردی. سوباشی قوللرینه تنبیه

اولنوب طرف طرف آراتمق اوزره د ر. د خی آد ملر

پراكنده اولوب سعی و اهتمام اولنمق اوزره د ر.

اول غیبت اید ن اوغلا نلرد ن غیری ما عدا ایچ

اوغلا نلرینڭ بللو باشلو اولنلری د خی طوتوب

بر طریقله سؤآل و تفحص اولنمق لازمدر. امر

شریفلریله لازم اولان طوتلوب گورلمك

بابنده فرمان پادشاهمڭدر

 

“  Rh 25 (171)

 

Gaybet idenleri ele getürmek ardınca olasın ve mazinne olanları tutulup ‘örf oluna. Beherhâl beyâza gelmek gerekdür.

 

Arz-ı Bende-i bî-mikdâr budur ki,

 

Sa’âdetlu pâdişâhım sağ olsun. Bu gice Yusuf Paşa kullarının bir iki hazîne oğlanı ittifâk idüp gâfilen yatduğı yerde urup katl eylemişler. انّا لله و انّا الیه راجعون İnna Lillahi Ve İnna İleyhi Râci’ûn  (Kur’ân-ı Kerîm, Bakara:156). Devletlu pâdişâhımız sağ olsun. Kendünin kapucılar kethudâsı böyle olduğın i’lâm idüp ve ol iki oğlan gaybet eyledügin haber virdi.Subaşı kullarına tenbîh olunup taraf taraf aratmak üzredir. Dahı âdemler perâkende olup sa’y u ihtimâm olunmak üzredir. Ola gaybet iden oğlanlardan gayri mâadâ iç oğlanlarının bellu başlu olanları dahı tutup, bir tarîkle suâl ve tefahhus olunmak lâzımdır. Emr-i şerîfleriyle lâzım olan tutulup görülmek bâbında fermân pâdişâhımındur. “ (Koca Sinan Paşa’nın Telhisleri, 2004:T.171(S.215), Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan Köşkü 1951:144a)

 

Payzen Yusuf Paşa’nın türbesi, devrinin mimâri tarzında kesme taştan büyükçe kubbeli üç büyük pencereli, pencerelerimermer söveli ve kemerler sivri kemerli olup, bu pencerelerin sağ tarafında giriş kapısı bulunmaktaydı. Türbe içinde ise üstüvâni şeklinde kalın ve kitâbesiz iki mezar taşı bulunmaktaydı. Bu türbe 1310/1894 depreminde büyük hasar görüp, kubbesi çökmüş, harap ve metruk bir hale geldiğinden virân türbe olarak anılmıştır. Harap haldeki bu türbe 1339/1923 Kasımındaki yol açma çalışmasında, tamamen yıkılıp ortadan kaldırılmış, türbe içindeki lahit ve mezar şahideleri, Revânî Çelebî camiinin avlusuna taşınmıştır.

(Mehmed Ziyâ, 1336-1928:2/53-54; Eyice, 1972:152-153)

 

1941-42 yıllarında ise, Atatürk Bulvarı’nın açılması çalışmalarında Revânî Çelebî camiinin harabesi ile birlikte bu lahit ve mezar şahideleri de tamamen izi kalmayacak şekilde ortadan kaldırılmışlardır. (Eyice, 1972:152-153; Eminönü Camileri, 1987:160-161)

 

 

[1] Ayas Paşa, Sinan Paşa’nın ağabeyi olup, Erzurum Beylerbeyi olmuştur. 961 tarihindeki İran seferinde bulunmuştur. Ayrıca beylerbeyi iken Safevî hükümdarı Şah Tahmasb’ın vükelâsına gönderdiği mektup ile meşhurdur. Bu mektup metni Peçevî tarihinde dercedilmiştir. (Peçevî, 1283:2:322-325). Şehzâde Bayezid vak’asında Şehzâde’nin askerlerinin yolunu kesmediği, hatta onların atlarının nal ve çivi ihtiyacını karşıladığı töhmetiyle Şehzade Selim’in padişah’a arzıyla bu pek şecî olan paşa katlettirildi. Koca Sinan Paşa ile Sokollu Mehmed Paşa arasındaki adavetin kaynağının bu hadise olduğu kaydedilmektedir. (Peçevî, Tarih, 1283:1/394, II/16)

 

[2] Payzen Yusuf Paşa’nın katli 998 senesinde vâki olup, Ayvansarâyînin, 993 senesi kaydı zuhul eseri olsa gerek.

 

Kosova-Kaçanik'te Sinan Paşa Cami-i Şerifi











Koca Sinan Paşa'nın Eski İstanbul Karpostallarına Türbesi Ve Külliyesi







Koca Sinan Paşa'nın Divanyolu'ndaki Türbesi Ve Külliyesi








Sinan Paşa'nın Okmeydanı'ndaki Camii











Yemen San'a'da Koca Sinan Paşa Camii Ve Külliyesi





Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinden Varaklar Topkapı Sarayı, Revan








Koca Sinan Paşa'nın Telhislerinde Payzen Yusuf Paşa'nın Öldürülmesi Ve Katillerinin Bulunması İle İlgili Bölüm.






Ahırkapı Civarında Topkapı sarayı Sur Üzerinde Sinan Paşa (İncili) Köşk Ve Çeşmesi











Yorumlar

Popüler Yayınlar